Kamu Ve Erdemi
Toplum, bir olgu olarak kabul edilirse (sosyal bilimler, özellikle sosyoloji bakımından bu bilimsel ölçüler açısından bir zorunluluktur), onun kavramsal ve işlevsel ifade edilmesi için “kamu” (amme, publicia) kavramına...
Toplum, bir olgu olarak kabul edilirse (sosyal bilimler, özellikle sosyoloji bakımından bu bilimsel ölçüler açısından bir zorunluluktur), onun kavramsal ve işlevsel ifade edilmesi için “kamu” (amme, publicia) kavramına başvurma gereği vardır. Gerçekten siyaset olgusunun, siyaset biliminin ve uygulamasının, hukuk ve hukuk biliminin tanımlanması, açıklanması, işlevlerinin belirlenmesi, amacının anlaşılması vb. bakımından “kamu” kavramı tayin edici bir önem arz eder. Bir başka açıdan da, toplum olgusu karşısında ayrı bir olgu olarak var olan bireyin konumunun, eylemlerinin, hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde, bu belirlemelerin sınırının doğru bir şekilde tesbit edilmesinde de yine “kamu” kavramına başvurma zorunluluğu söz konusu olabilmektedir. Ayrıca, “kamu” kavramı bağlamında çeşitli şartlar ve durumlar gereği ortaya çıkan bir takım ilkeler ve kurallar, toplumun olgu-varlığını somutlaştıran değerler olarak tezahür ederler. “Kamu hayatı”, “kamu ahlakı”, “kamu menfaati”, “kamu zihniyeti” gibi deyimlerin ifade ettiği farklı anlamlar söz konusudur. Bunlar üzerinde çeşitli görüşlerin, değerlendirmelerin, eleştirilerin olması, bu deyimlerin atıfta bulunduğu “kamu” kavramının, dolayısıyla varlığının önemini ve vazgeçilmezliğini işaret etmektedir. Birtakım dünya görüşlerinin, çeşitli alanlarda ortaya çıkan öğretilerin (doctrine), ideolojilerin farklılaşmasında, karşıt nitelik taşımalarında, “kamu” olgu ve varlığını farklı tanımlamaları, anlamaları, yorumlamaları ve değerlendirmeleri yatmaktadır. Hatta bu durumu beşeri inançlar (cult) ve dinler bağlamında da hesaba katmak ve düşünmek söz konusudur. Gerçekten Dinler Tarihçileri açısından bu konu, sanıyorum önemli tartışmalara kaynaklık edecek niteliktedir. Sözgelimi İslam dini bakımından “kamu” ne anlam ifade etmektedir? İslam toplumunun, dolayısıyla siyasi ve hukuki bakımdan, “kamu”yu ifade etmek üzere oluşturduğu “beyt’ül-mal” kavramı nasıl bir anlam ve işlev üstlenmektedir? Benzer bir yaklaşımla Hıristiyanlık veya Yahudilik üzerinde yapılacak bir inceleme ne tür farklılıklar ve sonuçlar ortaya koyacaktır?