Kırşehir’in Madımak’ı
Kapıdan tekbir sesleri geliyordu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta Diyarbakır’da halka ‘müjde’yi verdi: 12 Eylül’de işkence ile özdeşleşen Diyarbakır Cezaevi, kültür merkezine dönüştürülecek.
AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi Orhan Miroğlu ise tutuklu kaldığı cezaevinin müze yapılacağını söyledi.
Dedi ki:
“Burası kültürel projelerin de hayata geçebileceği ama hafıza mekanı olarak korunup değerlendirilebileceği bir yer olmalıdır.”
Kültür merkezi mi olacak, yoksa müze mi?
Sanırım ‘süreç’ gösterecek.
Belli ki AK Parti, 12 Eylül'ün Diyarbakır zorbalığını, yerel seçimden beri küstürdüğü Kürt seçmenin gönlünü çalmak için kullanacak. Dersim'den Sivas'a her toplumsal travmayı istismar etmesi yetmezmiş gibi, şimdi de Kürtlerin falakadan ve Filistin Askısı'ndan kabuk bağlamış yaralarını hafıza tazelemek bahanesiyle kanatacak.
Vicdanlarda çoktan mahkum edildikten ve diktatörlükler çöplüğünde yerini aldıktan sonra 12 Eylül'ü taşa tutmak kolay.
Hafıza tazelemeye…
Kırşehir'in Madımak'ından başlayalım.
Gül Kitabevi alev alev…
Kırşehir'de 8 Eylül 2015'te vatandaşlar Ülkü ve Osmanlı ocakları tarafından ‘Şehitlere Saygı ve Teröre Lanet Yürüyüşü'ne çağrıldı.
Facebook'ta ırkçı paylaşımlar yapıldı.
Biri “Kırşehirli Türkler meydana” diye yazdı.
Diğeri “Terör örgütüne ilaç desteği sağlayan eczacılar ve 22 iş yeri var. Alayı yakılacak” dedi.
Kalabalık 5-6 bin kişiye çıktı.
Saat 18 suralarıydı.
Kışkırtılan kitle HDP'ye saldırdı. HDP'nin tabelası indirilip bayrak asıldı. Üst kattaki avukatlık bürosu yağmalandı.