AK Parti'nin önündeki iki seçenek
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu'nun partisinin Merkez Karar Yönetim Kurulu'na sitem ederek AK Parti'yi 22 Mayıs'ta kongreye götürmeye karar vermesi ve kongrede aday olmayacağını açıklaması, siyasetteki ve ülkemizin anayasal...
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu'nun partisinin Merkez Karar Yönetim Kurulu'na sitem ederek AK Parti'yi 22 Mayıs'ta kongreye götürmeye karar vermesi ve kongrede aday olmayacağını açıklaması, siyasetteki ve ülkemizin anayasal düzenindeki derin bir sıkışıklığa işaret ediyor.
Uzun uzun bu sıkışıklığın sebeplerini saymak yerine burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki başlılık sözünü hatırlatmak yeterli olacak.
Zamanında rahmetli Süleyman Demirel’in de sık sık hatırlattığı, siyaset biliminin kurucusu kabul edilen Britanyalı düşünür Thomas Hobbes’a ait meşhur sözdür, “Power is indivisible”. Yani, “Güç bölünemez”.
Halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiği iki başlılık, yani bir anlamda ‘güç bölünmesi’ maalesef bizim yönetim sistemimiz haline geldi.
ATATÜRK-İSMET PAŞA
Geçmişte de bu güç bölünmesinin yaşandığı dönemler oldu. Mesela Atatürk, Cumhurbaşkanı olarak neredeyse mutlak bir güce sahipti ama bir de Başbakan İsmet İnönü vardı; çoğu zaman etkili de oluyordu.
Ne var ki, kritik bir tercih anında İsmet Paşa 1937 yılında bir gün Atatürk’ün trenine başbakan olarak bindi, sade bir milletvekili olarak indi. Atatürk 12 yıl sonra tercihini Celal Bayar’dan yana yapmıştı.
Ardından İsmet İnönü’nün ‘milli şef’lik dönemi var. O dönemde de başbakanlar vardı; Şükrü Saracoğlu’nun veya Recep Peker’in yükselip düşmelerinde hep İnönü’nün tercihleri rol oynadı.