Yerli ve milli İHA’nın gecikmesinin öyküsü
YILLAR önceydi, akşamüzeri saatlerinde Hürriyet'teki odamda toparlanmış tam çıkmak üzereydim, kat komşum Yalçın Bayer kafasını uzattı, "Dur seni birisiyle tanıştıracağım" dedi. Az sonra...
YILLAR önceydi, akşamüzeri saatlerinde Hürriyet'teki odamda toparlanmış tam çıkmak üzereydim, kat komşum Yalçın Bayer kafasını uzattı, "Dur seni birisiyle tanıştıracağım" dedi.
Az sonra kapıdan içeri Yalçın Bayer’le birlikte iki kişi daha girdi. Biri, Özdemir Bayraktar’dı, diğeri ise hepsi birbirinden parlak insanlar olan oğullarından biri. (Maalesef şu an Özdemir Bey’in hangi oğluyla tanıştığımı hatırlayamıyorum, sohbetle ilgili tuttuğum notları bulamadım, yazıyı biraz da hafızamdan yazıyorum.)
Özdemir Bayraktar’ın adını o gün odamdan içeri girene kadar hiç duymamıştım; hikâyesini ve yaptıklarını dinleyince çok etkilendim.
SELÇUK BAYRAKTAR’IN ÖNEMLİ BULUŞU
Özdemir Bey ve üç oğlu, Baykar isimli bir şirketin sahipleriydiler. En küçük kardeş, bugün Tayyip Erdoğan’a damat olduğu için ünlü de olan Selçuk Bayraktar henüz Amerika’da, meşhur MIT’de doktorasını yapmaktaydı.
Özdemir Bey, “Aslında tezini de yazdı ama teslim etmiyor, bir süre daha da etmeyecek” dedi. Sebebi, Selçuk Bayraktar’ın o teze konu ettiği ve kendi geliştirdiği özel haberleşme algoritmalarıydı. Tez yayınlansa algoritmayı herkes öğrenecekti.
Şirket, uzun yıllardır TSK’ya çeşitli insansız hava araçları üretmeye çalışıyordu ve son olarak Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın düzenlediği ihaleye girmişler, hatta finale kalıp Sinop’ta test uçuşları yapmışlardı. Sinop’ta yarıştıkları öteki yerli firmanın uçağı başarılı olamamış ama Baykar’ın hava aracı ihalede öngörülen bütün şartları yerine getirmişti. Fakat buna rağmen ihale Baykar’a değil test uçuşunda başarılı olamayan rakibine verilecekti.
HEP YERLİ VE MİLLİ KALMAK İSTEDİ
Oysa Özdemir Bayraktar, Tayyip Erdoğan’a ‘Tayyip’ diye hitap edecek kadar yakın biriydi, nitekim Erdoğan da ona ‘Ağabey’ diyordu. Geçirdiği çok ağır bir acil aort ameliyatında yoğun bakımda uyandığında ilk gördüğü yüz Tayyip Erdoğan’ın yüzü olmuştu örneğin. Dünür olmazdan önce de o denli yakınlardı anlayacağınız.
Bu kadar hakkıyla kazandığı bir ihaleyi, bu kadar yakın olduğu birinin başbakanlığı döneminde alamamasına çok içerlemişti. Ama yılmak, vazgeçmek gibi bir niyeti yoktu, çünkü kendi üretiminin sadece Türkiye’nin değil mesela İsrail’in de önünde olduğunu biliyordu.