Baki Özilhan: Basında hep ırgat oldu
Kızı Ceren “Babamı kaybettik” mesajı attığında inanmadım. Daha bir gün önce konuşmuş ve “buluşalım” diye sözleşmiştik. Hemen Ceren’i aradım. Ne yazık ki...
Kızı Ceren “Babamı kaybettik” mesajı attığında inanmadım. Daha bir gün önce konuşmuş ve “buluşalım” diye sözleşmiştik. Hemen Ceren’i aradım. Ne yazık ki gerçekti. Usta gazeteci can dostum Baki Özilhan kalp krizine yenik düşmüştü.
Onu 1974 yılında tanımıştım. 44 yıl gözümün önünden film şeridi gibi geçti. Babası demiryolcuydu. Çocukları üniversiteyi bitirene kadar direnmiş, sonra emekli olmuş ve hastaneye yatmış ve bir daha çıkamamıştı.
Babasının ölüm yıldönümünde teybini alır mezarının başına gider babasının çok sevdiği türküleri dinletirdi. Neden böyle yaptığını sorunca, “Çok rahatlıyorum” derdi.
ÇİLELİ BİR YAŞAM
Bir gün ortaokul yıllarını anlatmıştı. Tuzluçayır’da oturuyorlarmış. Ortaokul ise Çinçin’de. Her sabah bir saati aşan yaya yolculuk. Konuşurken zaman kaybederiz, okula geç kalırız diye kardeşiyle yolun karşı kaldırımlarından giderlermiş.
12 Eylül darbesinde işsiz kaldı. 1402’liklerdendi. TRT’den atıldı. Ecevit’in çıkardığı “Arayış” dergisinde görev yaptı. Gazetecilikte hep ırgattı. Dergide haberlerin hazırlanışından abonelere postalanışına kadar görev başındaydı. “Gazetecilikte mesai olmaz” anlayışıyla çalışan kuşaktandı.