Döviz rezervlerinde kanama...
Merkez Bankası döviz rezervleri adeta eriyor. Yıl başından bu yana yarı yarıya azaldı. Şu anda 60 milyarlara gerilemiş durumda. Son iki aydaki erime 11,5 milyar dolar. Erimenin şiddeti büyüyor. Çünkü sermaye...
Merkez Bankası döviz rezervleri adeta eriyor. Yıl başından bu yana yarı yarıya azaldı. Şu anda 60 milyarlara gerilemiş durumda. Son iki aydaki erime 11,5 milyar dolar. Erimenin şiddeti büyüyor.
Çünkü sermaye kaçışı sürüyor.
Net rezerv için de aynı durum var. 30 milyar dolarlardan 20 milyar doların altına düşmüş durumda.
Eskiden Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsülerde sık sık döviz rezervlerine vurgu yapar ve ekonominin ne kadar iyi olduğunu anlatırdı. Şimdilerde rezervin durumundan söz etmez oldu. İş ciddi. Türkiye üzerine plan yapanlar da bu durumdan yararlanma peşinde.
EYLÜL AYI VERİLERİ
Merkez Bankası eylül ayı ödemeler dengesini açıkladı. Eylül ayında 1 milyar 830 milyon dolar cari fazla vermişiz.
Bu nasıl olmuş?
Dış ticaret açığımız bir önceki yılın aynı ayına göre 5 milyar 899 milyon dolar azalmış. Daha çok da ithalat düşmüş..
SEVİNELİM Mİ?
Peki buna sevinelim mi?
Hükümete yakın gazete ve televizyonlarla, yorumcular bunu bir "başarı" gibi sunuyor. "Cari fazla verdik" diye manşetler atıyorlar. Oysa ki durum hiç de sevinilecek gibi değil.
Daha önce de sürekli vurguladım. Yanlış politikalar nedeniyle sanayimiz ithalata bağımlı hale getirildi. Bu durumun düzeltilmesi için de hiçbir adım atılmadı.
O nedenle eğer ithalat hızla düşüyorsa bunun anlamı açık.
"Cari fazla" tehlike işareti.
İHRACAT DA DÜŞEBİLİR
Bir başka konu da ihracat. İhraç ürünlerimizde yerli katkı oranı düşük. Yani ihracatımız da ithalata bağımlı. İthal edilen hammadde ve yarı mamul mallar işlenerek ihraç ediliyor.
Geçmişte de yaşandı. İthalat hızla düşüyorsa bu bir süre sonra ihracata da yansıyor. İhracat da düşüyor.
Türkiye’nin dış ticaretinin başında bulunmuş bakanlarla ve bürokratlarla konuştum. Hepsi aynı kaygıyı dillendirdiler.
ANİ DURUŞ
İki, üç sanayici ile konuşulsa bile durum anlaşılıyor. Sanayide çarklar durma noktasında. Para politikaları, döviz kurları ikinci planda. En çok korkulan oluyor. Ekonomide "ani duruş"a doğru koşar adım ilerliyoruz.
Eğer ithalatın düşmesi ve cari fazla verilmesi ithalat yerine yerli üretimle sağlansaydı sevinirdik. Ama ne yazık ki gerçek bu değil.
KREDİ TALEBİ DÜŞTÜ
Şu andaki kredi faizleriyle çarkları döndürmek pek mümkün görünmüyor. Ekonomiden sorumlu bakan "faizler düşüyor" dese de sanayici ve bankalar bunu doğrulamıyor. Güvenilir müşteriler için bile kredilerin birleşik faizi yüzde 40’ın üzerinde.
Sanayici dertli. "Piyasada durgunluk hat safhada. Yüzde 40’ın üstünde faizle nasıl üretim yapacağız. Bütün varlığımızı bankalara kaptırırız" diyorlar.
Kredi talepleri reel olarak küçülüyor.
Kredi yenileme yerine, mevcut kredilerini kapatmaya uğraşıyorlar.
Ankaralı bir sanayicinin deyimiyle, "Herkes canını kurtarma derdinde!"