Çarpışma'nın 10. dakikasındaki hissiyatımı arzuhalimdir...
Bir kitap, film ya da şarkı konusunda, onun tutup tutmayacağı hakkında ne kadar sürede karar verirsiniz? Kaçıncı sayfasında, kaçıncı dakikasında bir fikriniz olur; oluşur? Ya da mesela bir insanı sevip...
Bir kitap, film ya da şarkı konusunda, onun tutup tutmayacağı hakkında ne kadar sürede karar verirsiniz? Kaçıncı sayfasında, kaçıncı dakikasında bir fikriniz olur; oluşur? Ya da mesela bir insanı sevip, sevmeyeceğinize karar vermeniz ne kadar sürer? Eğer benim gibi siz de ilk görüşteki hissiyatınıza önem verenlerdenseniz, biliyorum birkaç dakika içinde şekillenir kafanızda fikriniz.
Ya devam edersiniz bahse konu bir filmse örneğin, ya da çıkar gidersiniz. Kitapsa elinizdeki ve ilk on beş – yirmi sayfasında yakalayamadıysa sizi, bitmiştir artık işi. Kaldırıp bir kenara koyarsanız ve kolay kolay da gitmez eliniz bir daha ona; onu okumaya. Çünkü şansını kullanmıştır bir defa ve gönlünüze dokunmayı başaramamıştır haddizatında…
Diziler liginde de aynı parametre geçerlidir benim için. Ya ilk birkaç dakikasında bir yerinden gönül bağı kurabilmeliyim aramda, ya da sabaha kadar seyretsem nafile, boşa, boşuna…
İşte bu yüzden, biraz peşin hükümlü görünmeyi de göze alarak, şu anda Show TV’de henüz ancak onuncu dakikasına gelen Çarpışma hakkındaki hissiyatımı arz ediyorum en başından...
Ne şampiyonlar ligi gibi oyuncu kadrosu, ne arkasındaki onlarca şahane diziye imza atan yapım şirketi, ne de yönetmeni…
Hepsi ama hepsi, tekmil-i birden seyredeni daha ilk dakikasından alıp götüren, bir sonraki sahneyi iple çektiren nefis bir iş çıkartmışlar ortaya.