Kapıları çalan benim kapıları birer birer, gözünüze görünemem göze görünmez ölüler…
6 Ağustos 1945 günü, sabah saat sekiz sularında ‘Enola Gay’ isimli bir uçak belirdi Hiroşima semalarında. Halk korkmadı onu fark edince çünkü yüzlerce uçakla yapılan taarruzlara çoktan...
6 Ağustos 1945 günü, sabah saat sekiz sularında ‘Enola Gay’ isimli bir uçak belirdi Hiroşima semalarında. Halk korkmadı onu fark edince çünkü yüzlerce uçakla yapılan taarruzlara çoktan alışmışlardı. Amerikan hava gücü, aylardır Japon şehirlerini sürekli bombalıyorlardı. Bir tek uçak, en fazla ne yapabilirdi ki?..
Oysa birkaç dakika sonra tarihin en korkunç bombası patlayacaktı şehirlerinin üzerinde. Bir B29 bombardıman uçağı olan ‘Enola Gay’ saat tam 08.13’te, on bin metre yükseklikten yarıçapı 0.7, boyu 3 metre olan ‘Little Boy’ yani ‘Küçük Çocuk’ adını taktıkları atom bombasını Hiroşima’nın üzerine bıraktı. Bomba atıldıktan 45 saniye sonra, şehrin 580 metre yukarısında patladı.
İşte o anda çapı 230 metre, sıcaklığı 4000°C olan bir alev topu, saniyede 440 metre hızla her yöne doğru yayılmaya başladı. Otuz saniyede 12 kilometrelik alana yayılan şok dalgaları, patlamadan sekiz dakika sonra 9000 metre yükseklikteki, o hepimizin bildiği mantar bulutunu ortaya çıkardı.
İlk birkaç dakikada 70 bin kişi bombanın çıkardığı muazzam ısıyla buharlaştı. İki ay içerisinde radyasyon sebebiyle 70 bin insan daha hayatını kaybetti. 60 bin kişi ise beş yıl içerisinde vefat edince, Hiroşima’nın bilançosu 200 bin ölü, on binlerce yaralı ve sakat oldu…
Üç gün sonra, 9 Ağustos’ta ‘Bockscar’ isimli başka bir B29, ikinci bombanın hedefi olan Kokura’ya doğru havalandı. Uçak, şehrin yoğun dumanla kaplı olması yüzünden rotasını Nagazaki’ye çevirdi ve bu kez de o kentin insanları tanıştı atom bombasının dehşetiyle.
‘Fat man’ yani...