Afrin savaşının öteki cephesinde durum
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve müttefiki ÖSO’nun Afrin’e karşı geçen cumartesi başlattıkları müşterek harekâtın askeri sonucu hakkında uzun söze gerek yok. Afrin’de YPG’nin aleyhine olan...
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve müttefiki ÖSO’nun Afrin’e karşı geçen cumartesi başlattıkları müşterek harekâtın askeri sonucu hakkında uzun söze gerek yok. Afrin’de YPG’nin aleyhine olan büyük güç dengesizliğini ve harita okumayı yeterince bilen herhangi bir gözlemci, TSK’nin askeri planda kazanacağını öngörebilir. Afrin, güneydoğusu hariç, TSK tarafından kuşatılmış küçük bir bölge. Burada YPG’ye savunma avantajı sağlayan herhangi bir stratejik derinlik yok. Afrin’in nispeten engebeli olan arazi yapısı YPG’ye önemli bir avantaj sağlamıyor. YPG’nin savaşma iradesi olduğu varsayılsa bile, bu hafif donanımlı unsurların TSK’nin çok üstün ateş gücü karşısında arazide tutunabilmesi imkânsız. Bu nedenle, savaşı yerleşim merkezlerinde kabul edip mümkün olduğu kadar uzatmayı deneyeceklerdir.
Bu öngörü, savaşın öteki cephesi hakkında düşünmemizi gerektiriyor.
Bu cephenin adı, “halkla ilişkiler”.
İki alanı var: İç ve dış.
İçerisi Ankara açısından nispeten sorunsuz. Medyayı zaten kontrol ediyorlar. Afrin harekâtı hakkında özgür bir tartışma ortamı yok. Bu şartlarda iktidarın propaganda aygıtları etkili çalışacaktır. İktidar, kendi siyasi takvimi bakımından Afrin harekâtından umduğu faydayı bir biçimde elde edecektir.
Halkla ilişkiler cephesinin “dış alanı”, Türkiye açısından ziyadesiyle sorunlu olan dünya kamuoyu.
Terazide iki faktör var.
Birinci faktör, dünyada son yıllarda felaket boyutunda kötüleşmiş olan Türkiye algısı... En başta da yöneticilerin imajı çok bozuldu. Nedenleri ise belli: Türkiye’nin demokrasi, özgürlükler, hukuk devleti ve laiklikten şaşırtıcı bir hızla uzaklaşıp dinci otoriterliğe savrulması...
Bunun sonucunda Türkiye yumuşak gücünü yitirdi. Dolayısıyla Ankar...