Gül için AKP’yle vedalaşma vakti
Ahmet Sever’in “Abdullah Gül ile 12 Yıl” adlı kitabını biraz geç kalmakla beraber diğer birçok meraklı kişi gibi ben de okudum. Böylesine sansasyonel ve popüler bir kitabı çıkar çıkmaz...
Ahmet Sever’in “Abdullah Gül ile 12 Yıl” adlı kitabını biraz geç kalmakla beraber diğer birçok meraklı kişi gibi ben de okudum. Böylesine sansasyonel ve popüler bir kitabı çıkar çıkmaz alıp hemen okumak lazım. Her yerde konuşulduğu ve yazılıp çizildiği için kitabı okumadan okumuş gibi oluyorsunuz ve nihayet gerçekten okumaya başlayınca, önceden edinilmiş aşinalık yüzünden yeniden okuduğunuz hissine kapılıyorsunuz.
Bunları paylaşmamın nedeni ise şu: Ben bu yazıyı okuyacak olanlara benzer bir duyguyu yaşatmak istemiyorum. Bu maksatla kitapta anlatılan hadiselere değinmeyeceğim. Siyasi köşe yazısı okuru bunları zaten biliyor. Kitabın ruhundan ve bende uyandırdığı düşüncelerden bahsedeceğim.
Ahmet Sever’in kitabı, AKP’nin kurucu önderi, AKP iktidarının ilk başbakanı, dışişleri bakanı ve nihayet Türkiye’nin 11’nci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şahsında bir siyasi partideki ideolojik ve siyasi ayrışmanın öyküsünü anlatıyor.
Yazar, bu ayrışma eksenini Gül ve Erdoğan kutupları arasında kuruyor. Ayrışma, Erdoğan’ın çoğu perde arkasında kalmış anlaşmazlıklara ve hatta çatışmalara neden olan değişimi ile ortaya çıkıyor. Bu olumsuz bir değişim. Bir kötüye gidiş...
Bu ayrışma önceleri Gül ve Erdoğan’ın birçok konuya farklı yaklaşımıyla güçlenen bir dip akıntısı halinde cereyan ediyor. Yazarın “Türkiye’nin altın çağı” olarak nitelediği 2002-2007 dönemi Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını takiben sona erince, bu ayrışma netleşmekle kalmıyor, çatışmalar da uç göstermeye başlıyor.