Rusya ile imkânsız ittifak
İktidarın ideolojik ve politik fakr-u zaruretinden doğmuş bu “Atatürk sevgisi”, en azından Kremlin’i tavlamakta bir işe yarar mı? Atatürk’e sığınmanın dış ayağı varsa ki neden olmasın...
İktidarın ideolojik ve politik fakr-u zaruretinden doğmuş bu “Atatürk sevgisi”, en azından Kremlin’i tavlamakta bir işe yarar mı?
Atatürk’e sığınmanın dış ayağı varsa ki neden olmasın, bu bir “Rus ayağı”dır. “Atatürk’e sığınmak” ile “Rusya’ya sığınmak” arasında ilk bakışta görünmeyen bağlantıyı kurmak gerekiyor.
Ankara’daki iktidar için aslında ikisi de imkânsız. Ne Atatürk’e ne de Rusya’ya sığınabilirler. Ama bu imkânsızlıklar, söz konusu ilişkiyi varsaymamıza engel değil.
1917’deki Ekim Devrimi sonrasında Türkiye-Rusya münasebetlerinin en parlak yılları, Kurtuluş Savaşı ve onu takip eden Mustafa Kemal Atatürk devrinde yaşanmıştır. O zaman, Bolşevik Rusya ile Türkiye Cumhuriyeti’ni düşmanlık ve savaşlarla dolu ortak mazilerini unutup barış yapmaya iten nedenler mevcuttu. İki rejim de Batı emperyalizmine karşı mücadele edilerek kuruldu, her ikisinin de önceliği kendi devrimlerini güçlendirip ilerletmekti.
Genç Cumhuriyet laikti ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” şiarını benimsemişti.
O zamanki Türkiye ve Sovyetler Birliği’nin ortak çıkarları sürtüşmelerini önlüyor ve iyi ilişkiler kurmalarına zemin oluşturuyordu.
Ya bugün?
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2017’de en çok görüştüğü liderin Rusya Devlet Başkanı Putin olması, iki ülkenin bir ittifaka doğru yol aldığının habercisi mi?
Türkiye ve Rusya’nın liderleri, yanlarına İran’ınkini de alarak Suriye meselesine siyasi çözümü konuşmak maksadıyla son olarak önceki gün Soçi kentinde bir araya geldiler. Erdoğan ve Putin’in bu yıl içindeki altıncı randevularıydı bu...
Buluşma, Norveç’teki tatbik...