‘Şiiler Musul’a girmesin’ demekle yetinince de mezhepçi olunuyor
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün Ankara’da ağırladığı İspanyol mevkidaşı Jose Manuel Garcia-Margallo ile birlikte düzenlediği basın toplantısında Ankara’nın...
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu dün Ankara’da ağırladığı İspanyol mevkidaşı Jose Manuel Garcia-Margallo ile birlikte düzenlediği basın toplantısında Ankara’nın Musul’la ilgili en önemli kaygılarından birini oluşturan “Şii milisler” konusuna da değindi ve şunları söyledi:
“Mezhepçilik anlayışıyla dışarıdan Şii milislerin operasyona dahil edilmesi, daha sonra onların burada kalması Musul’a barışı ve huzuru getirmez, tam tersi orta ve uzun vadede o bölgenin sorunları artarak devam eder”. Bakan’ın haklı olduğu hususlar var.
Musul’un bir Sünni şehri olduğu dikkate alınırsa, Şii milislerin kent IŞİD’den kurtarıldıktan sonra orada kalması istikrarsızlığı elbette artırır. Geçen yaz başında yine bir Sünni kenti olan Felluce’nin IŞİD’den kurtarılmasının ardından Şii milislerin burada sivil halktan yüzlerce kişiyi kurşuna dizdikleri ve yaygın işkence yaptıkları yolundaki haberler, tedbir alınmadığı takdirde olabilecekler hakkında bir fikir vermelidir.
Lakin burada mesele Şii milislerin Musul’a girip girmemesi değildir. Esas konu, Musul’un kurtarılmasından sonra kimin ne yapacağı hususunda bütün aktörlerin operasyondan önce kesin bir anlaşmaya varmasıdır. Kent nasıl yönetilecek? Kimler hangi bölgeleri kontrol edecek? Güvenlik ve kamu hizmetleri hangi güçler tarafından nasıl sağlanacak?Musul operasyonuna katılacak, Bağdat tarafından “onaylanmış” güçler belli: Irak ordusu, Şii milisler ve Peşmerge. Irak ordusunun çoğunluğu Şiilerden oluşuyor. Peşmergelerin ise sadece Kürt ve Hıristiyanların yaşadığı bölgelerin kurtarılması için savaşması bekleniyor.