Ufukta Kıbrıs’ta çözüm ve AB umudu var
Geçen perşembe, kendisinden “üst düzeyli bir Türk yetkili” olarak bahsedilmesini rica eden önemli bir kişi İstanbul’da köşe yazarlarıyla yaklaşık iki buçuk saat süren bir “off-the-record”...
Geçen perşembe, kendisinden “üst düzeyli bir Türk yetkili” olarak bahsedilmesini rica eden önemli bir kişi İstanbul’da köşe yazarlarıyla yaklaşık iki buçuk saat süren bir “off-the-record” görüşme yaptı.
Yetkilinin, toplantının başında Türkiye-AB ilişkileri ve Kıbrıs’taki müzakerelerin seyri hususlarında üzerine basa basa söyledikleri çok ilginç ve anlamlıydı:
“Türkiye’nin öncelikli dış politika hedefi bir Avrupa devleti olarak AB ile ilişkilerini sağlıklı ve büyük bir Avrupa devleti olduğu bilinciyle yürütmektir. Türkiye’nin öncelikli olarak bir Avrupa devleti olduğunu bilerek hareket edi-yoruz.”
Bu iki cümle, iki önemli vurguyu içeriyordu...
Birincisi, üst düzeyli yetkili Türkiye’nin öncelikli bir dış politika hedefinin olduğunu söylüyor ve ne kadar olumlu ki bu hedefi de “Avrupa” olarak kaydediyor...
Önemli, çünkü bunları söyleyen yetkili, özellikle 2009’dan itibaren AB’den ve genel olarak Batı’dan hızla uzaklaşan ve ardından Ortadoğu’da düzen kurma hülyalarının peşinde dış politikasını helak eden bir ülkenin yetkilisi...
Üzerinde durulması icap eden ikinci vurgu da yetkilinin, “Öncelikli olarak bir Avrupa devleti olduğumuzu biliyoruz” diyerek Türkiye’nin Avrupalı kimliğini öne çıkarmasıdır.
Bu da çok önemli çünkü bunu söyleyen yetkili, bir taraftan Avrupa perspektifinden uzaklaşırken diğer taraftan da yeni kimlik inşası adı altında ülkenin siyasi kültürünü Ortadoğululaştıran bir iktidarın yön verdiği devletin yetkilisi...
Bu yetkili bu sözleri 7 Haziran Genel Seçimleri’nden önce sarf etseydi bu denli etkili olmazdı çünkü tek parti iktidarının Türkiye’yi Avrupa hedefinden uzaklaştırıp her bakımdan bir Ortadoğu ülkesi haline getirme iradesinin egemenliği o zaman tamdı.