İrade, erdem, cesaret
Bu sloganla çıktı İstanbulluların karşısına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. On altı yıldır aynı heyecan, aynı şevk ve aynı sevgiyle yürüdü İstanbullular Ak Parti...
Bu sloganla çıktı İstanbulluların karşısına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. On altı yıldır aynı heyecan, aynı şevk ve aynı sevgiyle yürüdü İstanbullular Ak Parti İstanbul İl Kongresine. Çisil çisil yağmurla uyanan İstanbullular bahar havasında doldurdular Sinan Erdem Spor Salonunu. İçeride olanların en üç katı, yağmura aldırmadan dışarıda beklediler Cumhurbaşkanımızı. 24 Haziran seçimleri öncesi son kongresini İstanbul’da yapan Ak Parti bu kongrede manifestosunu da açıkladı.
Kuruluşundan beri yakinen takip ettiğim kongrelerde her defasında heyecanın arttığına şahit oldum. Adeta sevgi seline dönüşen heyecanlar, bugüne duyulan minnetler, geleceğe ait umutlar ve Cumhurbaşkanına gösterilen sevgi, rakip siyasileri kıskandıracak cinstendi. Bunca yıldan sonra hala yıpranmadan yoluna devam eden bir parti sadece yurt içinde değil uluslar arası arenada da takip ve araştırma konusu. Aynı yolu izlemeye çalışan muhalefetin ise her defasında komik duruma düşmesi de ayrı bir değerlendirme konusu.
Manifestosunu açıklayan Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bunca yıldır milletin gönlünde taht kurmuş bir lider olarak sadece tarihin sayfalarında yerini almayacak, aynı zamanda bir milletin ve bir ülkenin talihini ve tarihini değiştiren kişi olarak anılacaktır.
Gücünü inancından ve milletinden alanların başarısını zirveye taşıması doğaldır. Biz bu samimiyeti gördük Cumhurbaşkanımızın sözlerinde. Biz bu başarıyı seyrettik O’nun hayatında. Biz bu umudu besledik O’nun la gönlümüzde. Biz bu tarihi yazdık O’nun la kısa zamanda.
Ülkelerin ve milletlerin hayatlarında on yıl uzun bir zaman değil, aksine çok kısa bir zamandır. Milletlerin hayatlarındaki dönüşümler daha uzun yıllara saridir. Hele hele büyük dönüşüm ve değişimler elli yılı, yüz yılı bulan zaman dilimlerinde gerçekleşir. Tarih sayfalarına baktığımızda, olayları incelediğimizde bunu açıkça görmek mümkündür. Ancak son kırk yılına şahit olduğum ülkemde son on beş yılda meydana gelen değişim ve dönüşümler başka milletlerin hayatlarında ancak yüz yılda olabilecek değişimlerdir. Bir zamanlar başbakanının duruşundan utanç duyduğumuz günlerden, kıvanç duyduğumuz günlere geldik. Başka ülkelerde ikinci sınıf insan muamelesi gördüğümüz yıllardan, şapka çıkarılarak karşılandığımız günlere geldik. Parasıyla, ekonomisiyle, siyasetiyle ve duruşuyla arzu etmediğimiz günleri geride bırakalı çok uzun yıllar olmadı. O utanç yılları hafızalarımızda hala tazeliğini korurken o günleri bizlere yaşatan siyasilerin meydanlarda utanmadan ve sıkılmadan nara atmasını gülerek seyrediyorum.
Bu millet o kadar necip bir millet ki, kendine o kara günleri yaşatanlara dersini sandıkta öyle güzel bir şekilde verdi ki anlayana…On beş yılda on beş genel seçim, üç yerel seçim, iki referandum ve bir cumhurbaşkanlığı seçiminde kendine yakışır tarzda bir sonuçla kendini adam yerine koyanlarla birlikte yol yürümenin hazzını yaşadı. On bir seçimdir oy oranını bir not bile yükseltemeyenler yüzsüzlüğün dik alasını göstererek yine meydanlarda milletle adeta dalga geçer gibi milletin karşısına çıkıyor ve utanmadan, sıkılmadan oy istiyor. Kendi içinde dışladığı, genel başkanlığı reva görmediği, hakaretlerin bini bir para havalarda uçuştuğu kişileri cumhurbaşkanı seçsinler diye milletin huzuruna çıkarmaları ise ayrı bir komedi. Ya bu necip milleti hala tanımamışlar, ya da balık hafızaları ile dünü çok erken unuttular.