Kainatı ayakta tutan tohum
İslam bedenen ve ruhen sağlıklı insan yetiştirmeyi şiar edinmiştir. Sağlıklı nesiller ancak sağlıklı ortamlarda, sağlıklı ailelerde yetişir. Toplumun huzur ve mutluluğu, onu oluşturan bireyin...
İslam bedenen ve ruhen sağlıklı insan yetiştirmeyi şiar edinmiştir. Sağlıklı nesiller ancak sağlıklı ortamlarda, sağlıklı ailelerde yetişir. Toplumun huzur ve mutluluğu, onu oluşturan bireyin mutluluğu ile bireyin mutluluğu ise içinde doğup büyüdüğü ailenin düzen, huzur ve mutluluğu ile yakından ilişkilidir. Bundan dolayı dinimiz evlenmeyi ve sağlıklı yuvalar kurup hayırlı nesiller yetiştirmeyi teşvik etmiştir.
Aile ilk eğitim yuvasıdır. İlk bilgileri aileden alan çocuğun karakteri ve kişiliği ailede oluşur. Anne şefkatiyle büyüyen çocuk merhametli bir birey olur. Çocukların ilk örneği anne ve babasıdır. Bütün güzel alışkanlıklar, ahlaki değerler, örf ve adetler aile içinde kazanıldığı gibi kötü alışkanlıkların temeli de ailede başlar. Kuru kalabalıklarla değil, sağlam kişiliklerle sağlam toplumlar meydana gelebilir. Bir milleti zayıflatmak ve yok etmek isteyen güçler ilk önce aileyi ve aile bağlarını zayıflatır, akabinde toplum kendiliğinden çöker.
Aile, mevcut birikimlerin yeni nesillere aktarıldığı kurumdur. Anne ve babalar çocuklarına bilgi ve tecrübelerini aile ortamı içinde aktarırlar. Sadece maddi mirasın elde edileceği yerler olarak görülmemelidir aileler. Onlar aynı zamanda manevi değerlerin, ideallerin yeni nesillere devredildiği toplumun temel taşlarıdır. Sevgi ve saygının, hak ve sorumluluğun, ihtiyaç ve yardımlaşmanın, huzur ve mutluluğun temeli meşru bir evlilikle oluşan ailede başlar.
Aile paylaşımın temelidir. Aile bireyleri iyi ve kötü günde, sevinçte ve hüzünde, hayatın zorlukları ve fırsatları karşısında birlikte olur, birlikte hareket ederler. Her türlü ihtiyaçlarını meşru zeminde gideren aileler iffetli ve namuslu bir hayatın kapısını aralar, huzurlu bir hayat yaşarlar. Aile kadını yücelten yerdir. Kadını suçlu ilan eden ve nesilden nesile geçen asli günah sahibi sayan bir anlayışın tersine, onu toplumun manevi mimarı sayan ve cenneti ayakları altına seren bir anlayışın tezahürüdür aile. Evlilik anında kadına verilen mehir ona olan saygının, ekonomik güvencenin ve garantinin sembolüdür. Evlilik sadece iki kişi, kadın ve erkeğin değil, aynı zamanda iki ailenin sosyal, ekonomik ve kültürel birlikteliğidir.
Aile saygının ilk basamağıdır. Ailede saygıya en fazla layık olan kişiler ayetle de sabit olduğu gibi anne ve babalardır.Bizi yaratan Mevla, dünyaya gelişimizin maddi sebebi olan anne ve babalarımıza sevgi ve saygıyı kendisinden başkasına asla ibadet etmememizi, anaya-babaya iyi davranmamızı, eğer anne ve babadan biri, ya da her ikisi bizim yanımızda ihtiyarlık çağına ulaşırsa, onlara "öf!" bile demememizi, onları azarlamamamızı ve onlara tatlı ve güzel sözler söylememizi ilahi buyruğu ile kesin olarak emretmiştir. Namazda bile onlara dua etmeyi şiar edinmiş olan dinimiz, bizi büyütürken türlü zahmetlere katlanan anne ve babaya merhamet edip tevazu kanadını indirerek tıpkı bizi küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi Allah'ın da onlara acımasını talep etmemizi teşvik etmektedir.
Aile dini hassasiyetlerin ilk ocağıdır. Anne ve babaya isyan etmek Allah'a ortak koşmak gibidir. Peygamberimiz iyi davranmaya en fazla layık kişilerin anneler olduğunu, sonra da babaların geldiğini bildirmiştir. Ailenin üzerine bina edildiği anne ve babaları bu kadar önemli sayan dinimiz, anne ve babaya tanıdığı haklar gibi ailenin diğer bireylerine de önem vermiş ve bireylerin birbirlerine karşı haklarını korumuştur.