Ay lav yu tiyçır'
BİRKAÇ sene önce sonuçları açıklanan bir araştırma, 'İngilizce yeterlilik' konusunda Türkiye'nin 44 ülke arasında 43'üncü sırada olduğunu ortaya koymuştu.İnternetteki arama motorlarına...
BİRKAÇ sene önce sonuçları açıklanan bir araştırma, 'İngilizce yeterlilik' konusunda Türkiye'nin 44 ülke arasında 43'üncü sırada olduğunu ortaya koymuştu.
İnternetteki arama motorlarına “Türkiye İngilizceden sınıfta kaldı” yazdığınızda karşınıza 320 bin sonuç çıkıyor ki; ‘Gugıllamaya’ da gerek yok.
Yabancı dil eğitiminde (sanki fizik, matematik vesairede çok iyiyiz!) ne kadar berbat vaziyette olduğumuzu milli eğitim bakanları da farklı dönemlerde itiraf etti.
Niye böyleyiz? Kendinizi veya çocuğunuzu hiç suçlamayın.
Çocukların 5-6 yaşlarına kadar öğrenmeye başladıkları yabancı dili ‘anadili’ gibi benimsedikleri bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçekken, biz ergenlik çağına gelmiş evlatlarımıza haftada 2 saatle dil öğretebileceğimizi düşünüyoruz.
Uzmanlar dil eğitimine hem geç hem yanlış yöntemlerle başlandığını, okutulan kitaplarda bir mantık dizisi bulunmadığını vb söylüyor.
ÖĞRETMEYELİM DESEK...
Öğrensin diye değil de öğrenmesin diye uğraşsak bu kadar başarılı olabilirdik.
Hak yemiş olmayalım... Eğitime bütçeden ayrılan pay yükseldi ama o bütçenin öğrenciyi ve belki daha öncelikli olarak öğretmeni eğitmekte kullandığı söylenemez.
Öğretmenin eğitimi demişken...
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılan ve ‘9’uncu sınıflara İngilizce dersi verecek öğretmenler için’ hazırlanmış olan ‘Power Up’ adlı kitabı gördünüz mü?
Kitabın kapağında ‘öğretmen’ anlamına gelen ‘teacher’ kelimesi ‘theacher’ olarak yazılmış!
Bu konudaki ‘ciddi’ yaklaşımımızı New York Üniversitesi’nde derslerine devam eden ve yazılarını Hürriyet’te okuma şansı yakaladığımız Selçuk Şirin sayesinde görmüş olduk.
Selçuk Şirin kitabın kapağını şu notla paylaştı sosyal medyada:
“ ‘Theacher’ değil, ‘Teacher’. Kapakta kitabın adı yanlış olursa insan içerikten korkuyor. Bakanlık basmış, bir kişi de fark etmeden dağıtılmış...”