BU sezon G.Saray maçlarını seyredenler kendilerini hırka giymiş derviş, ermiş kişi gibi hissedebilir.
Bitse de gitseniz!
BU sezon G.Saray maçlarını seyredenler kendilerini hırka giymiş derviş, ermiş kişi gibi hissedebilir. Onları gayet iyi anlıyorum, çünkü ben de aynı hisler içindeyim. Bu boşvermişliği, bu...
Onları gayet iyi anlıyorum, çünkü ben de aynı hisler içindeyim. Bu boşvermişliği, bu üzerindeki formanın anlamını ve kıymetini bilmemeyi, bu futbol terimleriyle açıklanması zor oyun anlayışını, hedefsizliği ve bu hedefsizliği zerrece takmamayı ancak bir ermiş gibi davranırsanız izleyebilirsiniz çünkü.
HEDEFSİZ Mİ G.SARAY?
Futbolculara ve takımdan sorumlu idari/teknik kadroya göre öyle olabilir. Ancak inanılması güç de olsa hâlâ kendilerinden galibiyet bekleyen on milyonlarca taraftar var. Avrupa bileti için “daha konforlu” bir koltuk rezervasyonu yaptırabileceğine inananlar var. Her şeyi bir kenara bıraktım, o forma ve görkemli tarihine ayıp olmasın diye oynayabileceklerine inanan saflar (benim gibi) var. Hal böyleyken sahada ne yaptığı belli olmayan, şut yerine fantastik pas deneyen, uygun pozisyondaki arkadaşını gole taşıyacak pası atacağına çalımlar diyarında yolunu kaybeden bir takım oyuncular izliyoruz...
Oyunun ilk yarısında bir klasik olarak topa hâkim olan ancak kendine hâkim olamayan G.Saray’dan örnekler izledik. Topa yüzde 72 oranında hâkimdi ancak rakip kaleyi yanılmıyorsam sadece golde bulabildi.