Bize daha ne olsun? Cümleten geçmiş olsun
OLTANIN ucunda balık yerine çürümüş, içine işleyen zehirlerin etkisiyle mutasyona uğramış bir canavarı andıran ayakkabı sallanıyor... Ergene Nehri’ndeki kirliliğe dikkat çekmek üzere olta sallayan...
OLTANIN ucunda balık yerine çürümüş, içine işleyen zehirlerin etkisiyle mutasyona uğramış bir canavarı andıran ayakkabı sallanıyor...
Ergene Nehri’ndeki kirliliğe dikkat çekmek üzere olta sallayan CHP vekili İlhami Özcan Aygün ve Muratlı Belediye Başkanı Nabi Tepe’nin eylemlerinin özeti, neticesi budur...
Ergene Nehri’nin kirliliği bugünün meselesi değil; 1980’lerden itibaren vahşice, yarın yokmuşçasına, arsızca kirletildi.
Yerel yönetimler topu merkeze, merkez de yerel yöntemlere atıp durdu; karşılıklı suçlamalardan günlük siyaset polemiğine evrildiğiyle kaldı Trakya’nın can damarı.
Yakın dönemde uzun süre Orman ve Su İşleri Bakanı olarak görev yapan Veysel Eroğlu’nun Ergene demeçlerini arşivden kronolojik olarak okumak konunun ele alınış şeklini ve umutsuzluğunu ortaya koymaya yetiyor...
Her yıl, birkaç kez konu Ergene’ye gelmiş...
Acil plan açıklanmış... Uzun vadeli plan açıklanmış... Orta vadeli plan açıklanmış...
Ayrılan bütçe payı duyurulmuş... Sözler verilmiş... Tarih vurgulanarak vaatler yığılmış...
“Önümüzdeki sene temizleniyor...”
“Gelecek yıl 22 balık türü yaşayacak...”
“Sona geldik, seneye pırıl pırıl olacak Ergene...”
Bu ve benzeri demeçler, röportajlar, hatıralar, şakalar...
Gazete arşivleri sadece Eroğlu’nun demeçleriyle dolup taşmıyor bu hususta elbette...
Yine her yıl birkaç kez durumun vahametini vurgulayan haberler yapılmış, manşetler atılmış, normal şartlar altında memleketi ayağa kaldıracak raporlar paylaşılmış.
Vız gelmiş tırıs gitmiş.
Ergene karanlık, leş, zehirli bir karışımla akıp durmuş, yediğimize, içtiğimize, soluduğumuz havaya karışmış...
2016’da arkadaşımız Yücel Sönmez “Trakya’nın bağrına saplı hançer Ergene” başlığı altında dört dörtl&uum...