Ey adalet, herkes merakta evine dön yavrucuğum
HERKES mi şikâyetçi olur hukuktan, adaletten? Bakın Erdoğan ne diyordu birkaç gün önce: “Adalet, adalet, adalet! Adalet mülkün esasıdır. Adalet varsa devlet vardır, yoksa yoktur.” Bakın...
HERKES mi şikâyetçi olur hukuktan, adaletten?
Bakın Erdoğan ne diyordu birkaç gün önce:
“Adalet, adalet, adalet! Adalet mülkün esasıdır. Adalet varsa devlet vardır, yoksa yoktur.”
Bakın Başbakan Yıldırım ne diyordu yine geçen hafta içinde iki farklı platformda:
“Bizim adalet sistemimizde de bir sıkıntı var... Böyle bir yargı sistemiyle biz bir yere varamayız.”
Bakın Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan daha dün ne diyordu?
“Özgürlük ve güvenlik birbirine karşıt değil, birbirini tamamlayan değerlerdir. Başvuracağımız temel değer ise hiç kuşkusuz adalettir. Adalet, devletin temelidir. Temel hak ve özgürlüklerin daha da kırılgan hale geldiği dönemde adalet daha daönemlidir...”
Muhalefet cephesinde Kılıçdaroğlu da, Bahçeli de, Demirtaş da Meclis’teki grup toplantılarında hukukun ve adalet terazisinin yamukluklarından dem vurdu.
Yapan da, yıkan da şikâyetçi...
Yatan da, çıkan da şikâyetçi...
Sorumlusu da, zorunlusu da şikâyetçi...
Kapısına yolu düşen de, korkup yolunu değiştiren de şikâyetçi...
Öyle “güzel” bir hukuk”, öyle “eşit” bir adalet...
Kimin için lazım peki bu adalet?
İŞÇİYE DE LAZIM ADALET
Cumhurbaşkanı Erdoğan bahsettiğim konuşmasında BM’den istiyordu ama... Çalıştıkları televizyonlar, radyolar, gazeteler kapatılıyor; gazeteciler için lazım adalet.
Başbakan Yıldırım bahsettiğim konuşmasında “adaletin hızını” arttırmak, ihtisas mahkemelerini çoğaltmak gerektiğinden dem vuruyordu ama... “Kuvvetli sübliminal mesaj şüphesi” ile, “yazı yazmakla”, “yazı kurulunda bulunmakla” suçlanan Aslı Erdoğan’a, Necmiye Alpay’a, Ahmet Altan’a, Ahmet Turan Alkan’a da lazım mesela adalet.
2016’da, eylül sonuna kadar 1421 işçi hayatını “engellenebilir” iş kazalarında kaybetti. Sadece eylülde 141 işçi öldü; 10’u kadın, 4’ü çocuktu. Ölen çocuk işçilerden ikisi de 14 yaşını görmemişti.