Cemaatlerin asıl gündemi ne olmalı?
Üstad Bediüzzaman Avrupa’yı tahlil ettiği Beşinci Nota’da şu çok manidar tesbiti de seslendirir: “İnsanı dünyaya çağıran ve sevk eden esbab (sebepler) çoktur... Halbuki baki olan ahirete ve uzun...
Üstad Bediüzzaman Avrupa’yı tahlil ettiği Beşinci Nota’da şu çok manidar tesbiti de seslendirir:
“İnsanı dünyaya çağıran ve sevk eden esbab (sebepler) çoktur... Halbuki baki olan ahirete ve uzun hayat-ı ebediyeye davet eden azdır.” (Lem’alar, s. 304).
Hemen hemen bir asır önce dile getirilen bu tesbit, bugün için çok daha fazla geçerli. Herşey dünya hayatına göre tanzim edilmiş. Sanki ahiret yokmuşçasına bir anlayış, bütün alanlarda hakim.
Üstad, “Küre-i arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe (ahlâksız medeniyet) ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır; tadili büyük bir himmete muhtaçtır. Ve keza, beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır” (Mesnevî-i Nuriye, s. 198) ifadeleriyle de yine aynı gerçeğe dikkatleri çekiyor.
Ve “Madem kabrin öbür tarafındaki endişe-i istikbal her ferdin en mühim meselesidir; elbette vazifeler yalnız milletin hayat-ı dünyeviyesine ait içtimaî ve siyasî ve askerî vazifelere münhasır değildir” diyerek, şu önemli noktayı vurguluyor:
“Yolculara seyahat için vesika vermek bir vazife olduğu gibi, ebed (sonsuzluk) tarafına giden yolculara da hem vesika, hem o zulümatlı (karanlık) yolda nur vermek öyle bir vazifedir ki, hiçbir vazife o vazife kadar ehemmiyetli değildir.”
Sonra, insan ruhunun zarurî ihtiyaçlarına cevap verecek “manevî vazifeler”e dikkat çekerken şöyle diyor Üstad:
“O vazifelerin en mühimi, ebed yolunda seyahat için pasaport varakası (belgesi) ve berzah zulümatında (kabirle girilen âlemin karanlığında) kalbin cep feneri ve saadet-i ebediyenin (sonsuz mutluluğun) anahtarı olan imandır, imanın ders ve takviyesidir.” (Tarihçe-i Hayat, s. 488)
(Konuyla ilgili daha geniş yorumlar için İman Hizmeti kitabımıza bakılabilir.)