“Çok çok az” mı, “çok çok fazla” mı?
15 Temmuz gecesinin ilk saatlerinden itibaren işareti verilip hemen ardından başlatılan ve OHAL KHK’ları ile alabildiğine hızlandırılıp yaygınlaştırılan tasfiye, açığa alma, ihraç, gözaltı...
15 Temmuz gecesinin ilk saatlerinden itibaren işareti verilip hemen ardından başlatılan ve OHAL KHK’ları ile alabildiğine hızlandırılıp yaygınlaştırılan tasfiye, açığa alma, ihraç, gözaltı ve tutuklamalar evvelce hiç benzeri görülmemiş boyutlara ulaşırken, mağduriyetler konusu da ister istemez gündeme geldi.
On binlerce insanın neyle itham edildiklerini dahi bilmeden, savunmaları da alınmadan suçlu muamelesine tâbi tutulması bir yere kadar “darbecilerle hesaplaşma” iddiasıyla açıklanmaya çalışıldıysa da, kısa sürede mızrağın çuvala sığmadığı noktaya gelindi.
“Herşey hukukun içinde ve hukuka uygun olacak; intikam ve rövanş duygusuyla hareket etmeyecek, adaletten ayrılmayacağız; kılı kırk yarıp kurunun yanında yaşın da yanmasına izin vermeyeceğiz” diyen iktidar, feryatlar ayyuka çıkınca, yapılanları tekrar gözden geçirme sözü vermek zorunda kaldı.