Demirel’den sonra başörtüsü ne oldu?
12 Eylül ürünü başörtüsü yasağı vesayetçi zihniyetin bütün devlet kurumlarını cenderesine aldığı 28 Şubat’ta iyice şiddetlendirilip yaygınlaştırılırken, siyasetin bu...
12 Eylül ürünü başörtüsü yasağı vesayetçi zihniyetin bütün devlet kurumlarını cenderesine aldığı 28 Şubat’ta iyice şiddetlendirilip yaygınlaştırılırken, siyasetin bu gidişat karşısında iyice etkisiz hale geldiği ve dahası Ecevit hükümetiyle birlikte çanak tuttuğu bir ortamda, işin çok daha ileri noktalara gitmemesi için yoğun gayret gösteren Demirel, bir yerden sonra meselenin demokrasiyi tehdit eder boyutlara vardırıldığını görünce, önceliği bu tehlikenin olabildiğince en az hasarla atlatılmasına vermek mecburiyetinde kaldı.
RP-FP’den gelip bilâhare AKP ile yola devam edecek olanların Demirel’e tercih edip, seçilmesini “çak” yaparak kutladıkları Sezer’in cumhurbaşkanlığında başörtüsü yasağı kamusal alan kılıfı altında daha da azdırıldı.
Yani Demirel’in gitmesi meseleyi çözmedi, tam tersine daha da katmerli hale getirdi.
AKP’nin tek başına iktidarı bile yıllarca bu durumu değiştiremedi. Meydanlarda yasağı kaldırmak için “namus sözü” verenler, daha sonra “Öyle bir söz vermedik” diye çark ettiler. Yasak için iktidar ileri gelenlerinden “Yüzde 1.5’un sorunu” ya da “Biraz daha sabır, zaten o kadar çile çektiğiniz de söylenemez” diyenler oldu, ama hepsi unutuldu.