Normalleşmenin birinci şartı
Belirgin işaretlerini cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde göstermeye başlayan bir anlayış, 7 Haziran ve özellikle 1 Kasım seçimlerinde çok daha fazla öne çıkarılmaya başlandı ve 15 Temmuz...
Belirgin işaretlerini cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde göstermeye başlayan bir anlayış, 7 Haziran ve özellikle 1 Kasım seçimlerinde çok daha fazla öne çıkarılmaya başlandı ve 15 Temmuz sonrasında iyice zirve yaptı.
Millî irade kavramını iktidar partisine verilen oylarla tanımlayan, kaybedilen seçimi adeta tanımayıp yeni bir seçimi dayatan, şer ittifakı olarak nitelenen muhalefeti dikte edilen şartlarda yanına çekmeye çalışan, “ikinci istiklal savaşı” gibi söylemlerle, iktidara yönelik eleştirilerin önünü kesmek isteyen bir anlayış.
1 Kasım gecesi seçim sonuçları belli olduktan sonra “zafer sarhoşluğu” ile yer yer terör estiren; 15 Temmuz gecesi de, olup bitenlerdeki tuhaflık ve çelişkilerin nazara verilip sorgulanmasını dahi “darbe savunuculuğu” olarak çarpıtıp linç operasyonlarına hedef yapan bir anlayış.
Eleştiri ve muhalefete tahammülsüzlük ve önüne gelene “vatan haini” yaftası vurup tehditler yağdırmak, bu anlayışın özellikle son dönemde iyiden iyiye çığırından çıktığının kaygı verici tezahürleri.
Bunun en son örneklerinden biri, Cerablus operasyonu için “Bu tuzaktan derhal çıkalım” çağrısı yapan Yeni Asya’nın hedef olduğu çok seviyesiz saldırılar.
Suriye iç savaşının her yönüyle son derece tehlikeli tuzakları içinde sakladığı bir ortamda Türkiye’nin IŞİD ve YPG gibi taşeron örgütler üzerinden bataklığa çekilmek istendiğine işaret ederek dikkatli olunması ikazında bulunan Yeni Asya’nın bu yayınından “tehdit” gibi son derece abuk subuk, absürd, saçma sapan anlamlar çıkarılması, ahlâksız tetikçi güruhunun iyice gemi azıya aldığının ifadesi.