Paranoya ile devlet yönetilmez
Kabine revizyonunda Millî Savunma Bakanlığına getirilen Nurettin Canikli’nin Başbakan Yardımcısı olarak Mecliste OHAL’in niye uzatılması gerektiğini savunmaya çalışırken “Mağduriyet yok”...
Kabine revizyonunda Millî Savunma Bakanlığına getirilen Nurettin Canikli’nin Başbakan Yardımcısı olarak Mecliste OHAL’in niye uzatılması gerektiğini savunmaya çalışırken “Mağduriyet yok” nakaratını yine tekrarladığı son konuşmasındaki KHK ihraçlarıyla ilgili sözleri, iktidardaki ruh halini bir kez daha açığa vurmuştu:
“Delille ispat edemiyoruz; ama kamuda, KHK ile ihraç edilenlerden çok daha fazla kripto örgüt üyesi olduğuna inanıyoruz.”
Bu psikoloji evvelce de “matruşka” örneğiyle dile getirilmiş, “örgüt” mensuplarını takip ve tesbitle görevlendirilen kişilerin de gerçekte “f.ö”cü çıktığı iddia edilmişti.
Bu anormal halet-i ruhiyeyi “paranoya”dan başka bir kelimeyle izah edebilmek mümkün mü?
Söz konusu paranoyanın diğer bazı uç örnek ve tezahürlerini, evvelce vaki olup aydınlatılamayan ve bir yere kadar ETÖ’ye yıkılan ne kadar karanlık olay varsa, şimdi tamamının bire bin katılıp “f.ö işi” gösterilmesinde de görebiliyoruz.
Masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği, savunma ve âdil yargılanma hakkı gibi temel hukuk prensipleri bir kenara itilince böyle olması gayet “normal.”
Herşeye bu paranoya ile bakan iktidar cenahının, Canikli’nin defaatle tekrarladığı talihsiz sözlerde ifadesini bulan hukuk ve vicdan dışı yaklaşımına göre, ihraç kriterleri “sübjektif” değil, “objektif!”