Vahim gidişat
“Devlet içindeki paralel yapı”yı tasfiye iddiasıyla başlatılan ve tam bir cadı avına dönüşen, hukukî meşruiyeti tartışmalı operasyonlar zinciri hem devlet kadrolarında, hem de sivil kesimde tamgaz...
“Devlet içindeki paralel yapı”yı tasfiye iddiasıyla başlatılan ve tam bir cadı avına dönüşen, hukukî meşruiyeti tartışmalı operasyonlar zinciri hem devlet kadrolarında, hem de sivil kesimde tamgaz sürüyor.
Başlangıçta seçilmiş sivil hükümete darbe girişimi iddiasına dayandırılan operasyonlar hayli zamandır “terör örgütü” suçlaması üzerinden yürütülmekte.
Daha önce Ergenekon için kullanılan, ama o davanın boşa çıkarılmasıyla bu defa “paralel yapı” iddiası üzerinden Gülen cemaatine izafe edilen bu niteleme, esnafın ve başörtülü ev hanımlarının da derdest edilmesine gerekçe yapılıyor.
Üstelik silahlı ve gerçek terörün, Güneydoğu’da yuvalandığı şehirleri ve zaman zaman da büyükşehirleri adeta cehenneme çevirdiği bir ortam ve süreçte.
Devletin bütün gücünü o terörü bitirmek için yoğunlaştırması gerekirken, güvenlik güçlerinin, ev ve işyeri basıp esnafı ve ev hanımlarını gözaltına aldığı operasyonlarla meşgul edilmesi olacak şey mi?
91 yaşındaki yatalak hastanın, kermes hazırlığındaki ev hanımlarının, hayır işleriyle meşgul esnafın terörle ne işi olur?
Son olarak Feza Gazeteciliği ve Boydak Holding’i hedef alan bu operasyonlar, bizim öteden beri ifade ettiğimiz ve iktidar cenahından Hüseyin Çelik gibi isimlerin ancak kızağa çekilip dışlandıktan sonra ikrar etmeye başladıkları “paranoya”nın mı bir eseri ve tezahürü, yoksa işin içinde çok daha derin başka işler mi var?