Adil Candemir
Adil Candemir’in oğlu Cihan Candemir’i geç tanıdım, şampiyonları anlattığım ikinci romanım Sessiz Şampiyon yayınlandıktan sonra beni buldu, babasının anılarından yararlanarak yazdığı...
Adil Candemir’in oğlu Cihan Candemir’i geç tanıdım, şampiyonları anlattığım ikinci romanım Sessiz Şampiyon yayınlandıktan sonra beni buldu, babasının anılarından yararlanarak yazdığı büyükçe bir dosya getirdi. Ayrıca bir dönemde ulusal takımın değişmez ağır sıkleti Hamit Kaplan’ın Adil Candemir’e yazdığı mektuplar da keşke daha önce okusaydım dediğim belgelerdendi… Bu belgelerle birlikte, babası unutulmasın diye çaba gösteren hayırlı bir evlat tanımış oldum.
Adil Candemir Hoca’mızla Maltepe’deki salonumuzda az karşılaşıyorduk. O yıllarda Çorum’daydı, zaman zaman geliyordu Ankara’ya. Bu gelişleri onun ustası olduğu oyunları öğrenmemiz için bir fırsat oluyordu. Çevresindeki meraklı halka içinde sırtımda mayomla ben de yerimi alıyordum.
Hocamızın doğum tarihi internette yanlış yazılmış. 1909 yılında Amasya’nın Hamamözü köyünde dünyaya geldiği yazılı bana verilen dosyada. Hamamözü Rusya’dan kaçan Çerkezlerin kurduğu bir köy… Büyüklerinden dinlediği acıklı öykülerle büyümüş Adil Candemir. Kafkasya’da Çerkez-Rus savaşı yıllarca sürmüş, yüz binlerce Çerkez ölmüş. Irmakların renginin değiştiği, suların kızıla boyandığı katliamlar yaşanmış. Sonunda Çerkezler yenilmişler, Ruslar 21 Mayıs 1864 tarihini zafer günü ilan etmişler. Çoluk çocuk, kadın erkek binlerce insanı Karadeniz kıyılarına indirmişler. Kiralanan teknelerle Osmanlı topraklarına göndermişler. Binlerce insan Karadeniz’in azgın sularında boğulmuş, balıklara yem olmuşlar. Kıyıya sağ gelenlerin de çoğu açlık ve hastalık yüzünden ölmüş. Karadeniz kıyıları Çerkez mezarlarıyla dolmuş.
Çerkezler, o eski kuşak, bu yüzden hiç balık yemezlermiş.
Türkiye’de de savaştan kurtulamamışlar, Yemen’e, Sarıkamış’a, Çanakkale’ye göndermişler, öz yurtlarını savunur gibi savaşmışlar, kimi ölmüş, kimi süngü yaralarıyla dönmüş köyüne. Bu yaralarla övünerek yaşamışlar.
Çorum/Amasya köylerinde güreşsiz düğün olmuyor. Cirit oyunlarından, at yarışlarından sonra sıra güreşe geliyor. “Gelin yiğitler gelin meydan uyansın, düğün şenlensin!” diyor davullar. Bey kızının mürüvveti için çalan davullar pehlivanlar için çalmaya başlıyor. Soyunuyor pehlivanlar, bazen tekli, bazen eşli peşrev/perdah çekiyorlar.