Eskiköy’e yeni adetler getiren şampiyon AHMET AYIK (2)
O yıllarda hiç unutmadığım karşılaşma, Maltepe’deki salonumuzda Ahmet Ayık-Hasan Güngör arasındaki bir Türkiye şampiyonası final maçıydı. Sanırım 1963 ya da 1964 yılının...
O yıllarda hiç unutmadığım karşılaşma, Maltepe’deki salonumuzda Ahmet Ayık-Hasan Güngör arasındaki bir Türkiye şampiyonası final maçıydı. Sanırım 1963 ya da 1964 yılının kış ayları… Ahmet Ayık için çok önemli, karşısındaki olimpiyat şampiyonunu yenip ulusal mayoyu giyemezse, minder güreşini bırakıp memleketine dönecek. Ayık iki kez daldı bastırdı, puanını aldı. Herkes daha yakından izlemek için tribünlerden minder kenarına indi. Ayık iki puanla yetinmek yerine bir de künde attı. Hasan Güngör’ün her geçen dakika çakmak çakmak gözleri büyüdü, salondaki oksijen yetmedi sanki. (Güngör sanırım sigara içiyordu) Biz gözlerimize inanamasak da, sonunda 1960 Roma Olimpiyat Oyunları şampiyonu yenildi.
Bu maçta izlediğim gibi Ahmet Ayık’ın çok istekli, yırtıcı bir tarzı vardı. Heyecanlı, atak ama dengesi hiç bozulmuyor.
Onun dengesini dünyanın en acı olaylarından biri, Erzincan depremi bile bozamamış. 1939 yılındaki büyük depremde dört kardeşi can verirken, o beşikte, ağırlığınca toza toprağa içinde, yıkıntılardan bir mucize eseri kurtulmuş. Eskiköy yerle bir olmuş. Küllerinden doğmuş bir köy, küllerinden doğmuş bir aile. Ölüm Ayık ailesini gene bırakmamış, sonra doğan kardeşler de birer ikişer gitmişler. Bir değil, iki değil, üç değil, doğan altı kız çocuğundan beşi daha okul çağına gelmeden ölmüşler. Ölüm böyle dolanıp duruyor Ahmet’in çevresinde. Her nasılsa bir ona dokunmuyor. Ahmet Ayık, işte ben neler yaşadım, ne belalardan kurtulup geldim, sen kimsin der gibi güreşirdi. Hasan Güngör ile böyle güreşti o gün, Medved’le Tahti’yle böyle güreşti.
Ahmet Ayık 1938 yılında Sivas/ Eskiköy’de doğdu. Eskiköy’e yeni âdetler getirdi. Köylü ne bilir olimpiyatları, madalyanın altınını, gümüşünü, bronzunu ne bilir... Ahmet Ayık gibi, Ahmet Bilek, Tevfik Kış, Hasan Güngör, İsmet Atlı, Yaşar Doğu, Celal Atik gibi benim romanlarını yazdığım onlarca köy çocuğu eski köye yeni âdetler getirdiler; köylülerinin hiç duymadıkları, bilmedikleri başarılar elde ettiler, olimpiyat şampiyonu oldular.
Eskiköy’e yeni âdet getirmeyi federasyon başkanıyken de sürdürdü Ahmet Ayık: Kadınların önüne güreş minderini koydu, kadınlarımız da güreşecek, dedi. Bazı çevreler çok şaşırdılar, direndiler… İlk Türk kadınının sahneye çıkması, ilk Türk kadının beyaz perdede görünmesi gibi, bu da kolay olmadı. İşin gerisinde olup bitenleri pek bilmiyoruz biz. Yılmadı şampiyon, karşı çıkanları dinlemedi.
Onun bu kararından sonra Yasemin Adar’lar çıktı.