Görünmeyen Türkçe: Saklı Sözlük
Saklı Sözlük öğrencilik yıllarımdan başlayıp bu güne değin sürdürdüğüm, elli yılı bulan bir çalışmanın ürünü.Yalnız mesleğim, mesleğimden...
Saklı Sözlük öğrencilik yıllarımdan başlayıp bu güne değin sürdürdüğüm, elli yılı bulan bir çalışmanın ürünü.
Yalnız mesleğim, mesleğimden öğrendiklerim değil, biraz da yaşadıklarım zorladı beni böyle bir sözlük yazmaya.
Toprak Kovgunları ilk romanım, ikinci kitabım. Bu kitabım çıktıktan sonra kendi dilimize ne kadar yabancılaştırıldığımızı bir kez daha anladım. Sözünü ettiğim romanım MAY Yayınevinin açtığı bir yarışmayla ortaya çıkmıştı. 1983 yılında radyoya uyarlandı. Ankara Radyosu’nda Işık Yenersu, Nurşen Girginkoç gibi sanatçıların oynadığı çekimler bitti, tam yayınlanacakken adını değiştirelim, dediler. Neden? Halk “kovgun”u anlamazmış. “Kovgun” sözcüğünü ben halktan duydum, kendim türetmedim şu bu dediysem de derdimi anlatamadım. “Kovgun” sözcüğünün yer aldığı bir sözlük bulsam, karşımdakileri ikna etmem kolaylaşacaktı. Bakkal dükkânımızda hemşerimiz bir müşteriden duyduğum bu Türkçe sözcük hiçbir sözlükte yoktu, özellikle de Derleme Sözlüğü’nde bulamamak beni çok şaşırttı. Araştırdıkça gördüm ki, hiçbir sözlüğün almadığı bu sözcüğü benden çok önce Ece Ayhan kullanmış, ondan da önce Dadaloğlu’nun şiirlerinde yer bulmuş. Bu sözcük daha sonra benim çabamla Dil Derneği sözlüğüne girdi. Şunu anladım sonunda: Görünmeyen ve görülmek istenmeyen bir Türkçe var. Ciltleri bulan derleme ve tarama sözlüklerimizin de ulaşamadığı sözcüklerimiz var.Tarih boyunca “lisan-ı avam” aşağılamasıyla dil dışı bırakılmış bir dil çıktı karşıma. Bu dilin sınırları 11 Ciltlik Derleme Sözlüğü’nü, 8 ciltlik Tarama Sözlüğü’nü de aşmış.
Anadolu’da eli kalem tutan yüzlerce, binlerce insanın derleme çalışmalarına katıldığı, eski TDK’nin bize büyük bir hazine olarak sunduğu Derleme Sözlüğü bile dilimizin varsıllığına tam ulaşamamış, bu sözlüklerin de eksikleri çok.
Derleme çalışmaları sanıldığı gibi kolay değildir. Üzerinde düşündükçe bunun nedenlerini de anladım: Bizim iki türlü söz dağarcığımız var: 1) Etkin (aktif) söz dağarcığı. 2) Edilgin (pasif) söz dağarcığı. İnsanların edilgin söz dağarcığında yer alan sözcüklere ulaşmak kolay değildir. Bizim bazen yirmi yılda bir kez kullandığımız sözcükler vardır. Birkaç saatlik, birkaç günlük, hatta birkaç aylık konuşmayla karşımızdaki insanın her sözcüğüne ulaşamazsınız. Masal da anlattırsanız, türkü, mani de söyletseniz bazı edilgin sözler ağızdan kolay kolay çıkmaz. Bu sözcükler belleğimizin bir yerinde öyle saklanır ki, ha deyince biz de anımsayamayız. Derleme çalışmaları bu yüzden zordur.