Halide Edip'in arkasındaki 'ip'
KIRK yıl Ankara Üniversitesi’nde Türkçe dersleri verdim, bazı yıllar çocuk edebiyatı derslerine de girdim. Bütün bir yaşamım dil yanlışı düzeltmekle geçti. Meslek yaşamım boyunca...
KIRK yıl Ankara Üniversitesi’nde Türkçe dersleri verdim, bazı yıllar çocuk edebiyatı derslerine de girdim. Bütün bir yaşamım dil yanlışı düzeltmekle geçti. Meslek yaşamım boyunca birçok yazım kuralı değişti, işim gereği bunları nerdeyse günü gününe izledim. Bunca yıllık yazı ve öğretmenlik deneyimim bana şunu öğretti: Sözlüğe yiğitlik olmaz.
‘SEVER’ SÖZCÜĞÜNÜN BİLEŞİK YAZIMI
Sözlüğe, yazım kılavuzlarına en çok da bizler gereksinme duyarız. Üşenmem, bildiğimi sansam bile, bir sözcüğü yazarken ya da anlamlandırırken, küçük bir duraksama yaşıyorsam sözlüklere, kılavuzlara bakarım. Sanırım herkesi en çok yanıltan, kılavuz karıştırmaya yönelten yazım konuları bileşik sözcüklerdir. Çok geniş, zor ve karışık bir konudur. Örneğin, “sever” sözcüğüyle yapılan bileşik sözcükleri bir kurala bağlamak zordur, bağlanamamıştır da. Kalıplaşmış olmalı diyebiliriz ancak. İyi de, kalıplaşmayı anlamak kolay mı? Bu durumda ezberlemek kalıyor geriye. Birkaç yazım kuralını da ezberleyeceğiz çaresiz. Bizim yazımımız sesçildir, yani yazdığımız gibi okuruz, bir sesin karşılığı bir harftir. Böyle bir imla ezber istemez. Ancak “sever” sözcüğünün yazımını ya ezberleyeceğiz ya da uzmanlar aralarında anlaşacaklar, hepsini ayrı yazacağız. Örneğin TDK sporsever, edebiyatsever, sanatsever sözcüklerini bitişik yazıyor, şiir sever, güreş sever sözcüklerini ise ayırıyor. Dil Derneği de aynı kuralı benimsemiş. İster istemez takılıp kalıyorsunuz, edebiyatsever bitişik yazılacak, şiir sever ise ayrı. Sporsever bitişik, güreş sever ayrı. Bilimsever, müziksever sözcüklerini de TDK bitişik yazıyo...