Okurken, Türkçe üzerine notlar
Kısa, ama güzel bir tatil geçirdim Manavgat’ta; Ankara Üniversitesi ÖRSEM’de kendi evimizde gibiydik gene. Tatil, deniz yaramış bana. Nerden anladığımı da söyleyeyim. Metroda gençler yer vermediler. Sevindim vallahi!...
Kısa, ama güzel bir tatil geçirdim Manavgat’ta; Ankara Üniversitesi ÖRSEM’de kendi evimizde gibiydik gene. Tatil, deniz yaramış bana. Nerden anladığımı da söyleyeyim. Metroda gençler yer vermediler. Sevindim vallahi! Demek ki deniz havası iyi gelmiş, gençleşmiş, dinçleşmişim.
Bol bol kitap okudum tatilde. Kitap havası da iyi geliyor bana.
Türkçenin öteki dillerden üstünlüğünden söz açınca, en başta eklerinin bolluğundan söz ederim. Bir de deyimleri boldur, bu da bir başka varsıllığıdır dilimizin.
ÇİMDİKLİ DİLLER VE TÜRKÇE
Türkçenin başka dillere benzemeyen, öğretimini kolaylaştıran özelliklerinden biri de sözcüklerde dişilik-erkeklik ayrımının olmamasıdır. Cinsiyetsizdir sözcüklerimiz. Bu da Türkçe öğretiminde önemli bir kolaylık sağlar. M. A. Zambrano’nun Lotarya adlı romanını (Aylak Y.) okurken düşündüm bunu. Fransızcadan da biliyorum, bazı dillerde bütün adlar dişi-erkek diye ayrılır, başına ona göre ek getirilir. Amerika’da aradığını bulamayan Meksikalı bir aileyi anlatan romanın küçük kahramanı anadilini (İspanyolcayı) öğrenirken annesinden epey çimdik yer, çünkü sözcüklerin başına getireceği erkeklik-dişilik eklerini hep karıştırır.