İntihar vakalarına devam!
Hâlâ anlamış değilim. Neyi mi? Hani şu savunmada topa sahip olunup, illa da pas yaparak çıkmak stratejisi desem, yoksa inadı mı? Hem de rakip burnunuzun dibinde iken. Yanlış yaparsanız veya rakip uyanıksa ne olur? Topu kapar...
Hâlâ anlamış değilim. Neyi mi? Hani şu savunmada topa sahip olunup, illa da pas yaparak çıkmak stratejisi desem, yoksa inadı mı? Hem de rakip burnunuzun dibinde iken. Yanlış yaparsanız veya rakip uyanıksa ne olur? Topu kapar golünü atar veya atmasın diye onu biçip kırmızı kartı görür ve takımınızı on kişi bırakırsınız. Ya da penaltıdır cezası, şayet iş ceza sahası içinde ise...
Evet, Paul le Guen ile işe iyi başlayan sonrasında üçlü savunmaya dönerek adeta kendi ayağına sıkmaya başlayan Bursaspor da ilk iki golü yukarıda değindiğim gibi büyük yanlıştaki inadı ile yedi. Hatta kırmızıyı da yiyip on kişi kalarak farka da davetiye çıkardı. Şimdi Bursaspor düşme potasına doğra hızla yol almaktadır. Kimse kimseye acımıyor, biline derim.
Gelelim maçı 5-0 gibi büyük farkla kazanan Galatasaray’a... Şayet sahaya elinizdeki kadronun içinden en doğrusunu seçip çıkartırsanız, kendi sahanızda da oynuyorsanız, maçın favorisi sizsinizdir. Yani; Muslera’nın önünde iki bek, fark etmez, Maicon ve Serdar sanki en iyileri gibidirler... Donk ve Selçuk ön liberolar... Yine eldeki bence en iyi ikili... Belhanda oyun kurucu ki, şu anda alternatifsizdir. Önde mi? Fehgouli, Gomis ve Rodrigues... Bundan iyisi zaten yok bu kadronun içinde... Hal böyle olunca da, rakibin size sunabileceği ikramları anında mideye indirirsiniz. Çünkü Gomis vardır, buldu mu atar. Şayet diri ise... Rodrigues’in süratine zaten yetişilmez... Donk orta da mı, savunmada mı daha iyi Fatih hocam? Değişiklikler mi? Maç çoktan bitmiştir ki, ter attırmak, ya da primden yararlandırmak doğrudur... Bu arada Eren’in ciddi sakatlığı ise talihsizlikten başka bir şey değildir.