Şiş ve kebap işi

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi geçen sezondan hayli gerilmiş bir peşin atmosfer taşıyordu. Ancak ne var ki ne tribünlerden ne de oyun içinden öyle bir esinti olmadı. Fenerbahçe’nin sık sık değişen 11’lerinde yine Hasan Ali, Ayew, Benzia ve hatta Jailson oynamaları vardı. Buna karşılık Beşiktaş sahaya sanki 8.5 kişilik bir takımla çıkıyordu. Sıfır oynayan Lens, 6 aydır oynamayan Atiba ve santrforda oynamak zorunda kalan Babel’i alt alta koyarsak hadi 2.5 kişi eksilterek, Beşiktaş takımını gördük.
Tabii ki bu yapı Beşiktaş’ın bırakın etkili futbol oynayabilmesini oyunda dengeler sağlamasını bile çok sıkça arızaya uğrattı. Buna karşılık bu Beşiktaş’ın teknik yapısındaki eksiklik Fenerbahçe’nin daha kolay pas yapmasını, daha fazla risk alarak çok adamla hücuma çıkmasını sağladı. Ancak Şener iyi bloke edilirken, Jailson’un etkisiz oyunu öndeki Slimani tutukluğuyla birlikte skor tabelasını değiştirmeye yetecek nitelikte değildi. Babel’in 40. dakikadaki muhteşem golü Beşiktaş’ı soyunma odasına önde götürdü.
Dönüşte ise Fenerbahçe’nin ne gibi oyuncu oynamalarını yapacağını merak ederken, Elif, Topal’ın yerine girdi 55. dakikada. Jailson ise Topal’ın yerinde çok dengeli duramıyordu. Aatıf’ın yerini yarım saat kala Valbuena’ya terk edişi uzun zamandır yedekte olan bu Fransız yıldızın çok şey kaybettiğini bize gösterdi. Benzia’nın gene iki çalımı alkış alırken, bence oyundaki etkisi sorgulanmalıdır.
Beşiktaş ise Larin ve Ljajic değişiklikleriyle Lens’le Oğuzhan’ı kenara alırken doğrusu bu Ljajic’in hangi görevle sahaya sürüldüğünü merak edip durdum bitime kadar. Bu arada Fırat Aydınus gibi deneyimli bir hakemin Slimani’nin Vida’nın suratına yapıştırdığı tokadı bırakın kırmızıyla değerlendirmesini, es geçmesini doğrusu çok yadırgadım. Caner’in kırmızısında ise hakemin ona maç bittikten sonra gücü yetti.
Bence bu maçın Ayew’in şık kafa golünü yazmanın yanı sıra en çok altı çizilmesi gereken futbolsal tekniği şuydu: 5.5 aydır oynamamış bir ön liberonun Fe...