Katar’a karşı ittifak ne kadar sağlam?
Körfez’in küçük ama “aykırı” ülkesi Katar’a karşı kirli bir ittifakın oluştuğu görülüyor.Bu ülkenin Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır...
Körfez’in küçük ama “aykırı” ülkesi Katar’a karşı kirli bir ittifakın oluştuğu görülüyor.
Bu ülkenin Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Mısır tarafından kıskaca alınmasının hemen ardından Amerikan Başkanı Trump’ın attığı tweet ittifakın bölge dışı ayağını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Söz konusu twitter mesajında Trump “tüm okların Katar’ı işaret ettiğini” açıkça söylemişti.
Bu emperyalist politikalara “aykırı” davranan “küçük” ülkeye karşı “radikalizmin finansmanı” ve “teröre destek” suçlamalarıyla gidileceğinin işaretleri de aynı mesajda vardı.
Burada belki sorulması gereken soru, Trump’ın o bol kazançlı Arabistan ziyareti sırasında “sihirli küre”ye hep birlikte el bastıklarında Katar’a karşı baskının artırılması konusunda kimin kimi ikna ettiği sorusudur.
Kendi ülkesindeki soruşturmalardan sıyrılmak için dışarıda “kârlı işler peşinde koşan” ve Bush’u da geride bırakacak kadar “maceracı politika” izlemeye kararlı görünen Trump mı Arapları ikna etti? Yoksa uzun zamandır Katar’ın aykırı politikalarından rahatsız olan Suudi Arabistan, Mısır ve BAE mi Trump’ı ikna etti?
Neden hedef seçildi Katar?
Çünkü “sihirli küre”ye el basanların Orta Doğu tasavvurlarının önünde engel olarak görülüyor.
Müslüman Kardeşler’e karşı başlatılan yok etme politikasına ayak uydurmadığı için hedef seçildi.
İran’la ilişkilerin kaçınılmaz şekilde çatışmacı olması gerekmediğini düşündüğü için hedef seçildi.
Türkiye’ye karşı Batı’nın ve Orta Doğu’daki bazı uzantılarının yürüttüğü karalama ve yıpratma kampanyasına karşı Ankara ile iş birliğini geliştirdiği için hedef seçildi.
Katar’ı Müslüman Kardeşler'e destek vererek radikalizmi finanse etmekle suçlayanlar, aslında kendileri birçok Orta Doğu ülkesinde geniş bir tabana sahip bu hareketi boğmaya çalışarak daha radikal hareketlerin onun yerini almasına yol açıyorlar. Sisi darbesinin ardından binlerce üyesi katledilmesine ve liderleri hakkında verilen idam kararlarına rağmen şiddetten uzak duran Müslüman Kardeşler Orta Doğu’da DEAŞ ve El Kaide ideolojisinin yayılmasının önünde önemli bir sigorta işlevi görüyor.