Türk-Alman ilişkilerini anlamak - III: Demokrasi ve insan hakları
Türk-Alman ilişkilerinde yaşanan krizlerde etkili olan faktörlerden biri de Almanya’dan Türkiye’ye yöneltilen demokrasi ve insan hakları konularındaki suçlamalardır. Ankara tarafından bu tür suçlamalar iç...
Türk-Alman ilişkilerinde yaşanan krizlerde etkili olan faktörlerden biri de Almanya’dan Türkiye’ye yöneltilen demokrasi ve insan hakları konularındaki suçlamalardır. Ankara tarafından bu tür suçlamalar iç işlerine müdahalenin bir vesilesi olarak görüldüğü için tepkiyle karşılanıyor.
İnsan hakları ve demokrasi gerekçe gösterilerek başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türkiye yöneticilerine karşı başlatılan eleştiriler zamanla karalama kampanyasına dönüştü. Önce medyanın belli kesimleri ve marjinal bazı siyasetçiler tarafından başlatılan bu kampanya zamanla genişleyerek medya ve siyaset dünyasının neredeyse tamamına yayıldı.
Almanya tarafından demokrasi ve insan hakları alanında meşru eleştiri olarak görülen, Türkiye tarafından ise iç işlerine karışmanın aracı olarak bilinçli bir şekilde yürütülen karalama kampanyası olarak nitelendirilen bu suçlamaların gerçek mahiyetini anlamak için bazı sorular soralım.
Öncelikle Almanya’nın Türkiye politikasını şekillendirirken, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının gelişmesini mi yoksa kendi ekonomik ve güvenlik çıkarlarını mı göz önünde tuttuğu sorusunu sormak gerekiyor. İkisi arasında bir çatışma söz konusu olduğunda Berlin hangisini tercih ediyor?
Almanya, Türkiye politikasında hep insan hakları ve demokrasiyi önceleyen bir politika mı izlemiştir? Örneğin 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleri sırasında demokrasiyi savunmak için şimdi olduğuna benzer bir şekilde medya kampanyası yürütmüş müdür?
Berlin’in dış politikası genel olarak insan hakları ve demokrasiyi önceleyen bir çizgide midir? Çin, Rusya, Suudi Arabistan, Mısır ve ABD gibi ülkelere karşı da bu gerekçelerle medya ve siyasetçilerin yoğun katılımlarıyla karalama kampanyaları yürütülüyor mu?
Almanya’nın kendi içerisinde insan hakları alanında yaşanan sorunlar ne düzeydedir? Her yıl başta Müslümanlar olmak üzere, yabancıları hedef alan binlerce saldırının önlenmesi konusunda Alman makamları neden yeterince çaba sarf etmiyor?
2016 yılında sadece sığınmacıları hedef alan 3 bin 533 saldırı Alman polisince engellenemez miydi? Bu saldırılarda yaralanan 43’ü çocuk 560 kişi insan haklarına sahip değil miydi? Bu ırkçı saldırıları engellemekten aciz bir ülkenin başka ülkelere insan hakları dersi vermesi ne kadar meşru?