Devletleşen sivil toplum örgütleri
1991 yılıydı. Sabah erken saatlerde telefonum (sadece ev telefonu vardı o zaman) çaldı. Arayan, dini eğitim ve kültür faaliyetleri yapan Tevhit Vakfı Başkanı değerli ağabeyim Ahmet Karahan’dı. Beni yeni...
1991 yılıydı. Sabah erken saatlerde telefonum (sadece ev telefonu vardı o zaman) çaldı. Arayan, dini eğitim ve kültür faaliyetleri yapan Tevhit Vakfı Başkanı değerli ağabeyim Ahmet Karahan’dı. Beni yeni açtıkları Üsküdar’daki şubenin müdürü yapmak için teklifte bulunuyordu. Aslında o dönemde aldığımız dava terbiyesine göre, göreve çağırıyordu.
Sivil Toplum kuruluşlarıyla profesyonel çalışmam ilk böyle başladı. 22 yaşındaydım. Bir yıl sonra da Türkiye’nin en önemli insan hakları örgütü olan Mazlumder’in İstanbul Şubesi’nin yönetimine girdim. O zaman da son derece politik ve sert bir zeminde yer alan insan hakları mücadelesi içinde buldum kendimi.
Sivil örgütlerle başlayan bu ilişkim bugüne kadar devam etti. Her zaman sivil örgütleri önemsedim, destekledim ve gelişmesi için katkıda bulundum. Bugün de İstanbul’da Biksad isimli sanat ve kültür çalışmaları yapan bir derneğin başkanlığını yapıyorum.
ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR YAPAN BİR KURUM
1991 yılında beni Üsküdar’daki vakıf şubesine çalışmaya davet eden arkadaşlarım, o günden beri çalışmaları sürdürdüler ve bugün İLKE DERNEĞİ (ilke.org.tr) çatısı altında son derece önemli bilimsel çalışmalara imza atıyorlar.
Bunlardan bir tanesini İslam Düşünce Atlası adıyla geçen yıl yayınlamışlardı.