Yalnız değilsin
Bizi derinden üzen bir dörtlüğün vardır: “Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince, Günler şu heyûlâyı da ergeç silecektir. Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma, Sessiz yaşadım kim beni nerden...
Bizi derinden üzen bir dörtlüğün vardır:
“Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyûlâyı da ergeç silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma,
Sessiz yaşadım kim beni nerden bilecektir?”
Bu şiirinin gerçekleşmediğini anlatmak isterim sana Büyük Şair.
Bugün sabahın erken saatlerinden itibaren yanına geldi insanlar. Darülfünun talebeleri harçlıklarından toplayıp yaptırdığı mezar taşın vardı ya? Hani tek parti korkusu yüzünden garip bir halde yapılmıştı. İşte o, eskisi gibi değil artık. Besmele yazıyor mezar taşının en başında.
Mezarının hemen arkasında şehitler yatıyor.
Ve onları temsilen yapılmış anıtın üzerinde senin şiirin var:
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda”
‘Er İbrahimoğlu Bekir/Kütahya, Süleymanoğlu Mehmet/Beypazarı, Şehit Hakim Özkan Şahin, Polis memuru Ekrem Ocak, Baş komiser Kamil Aykut Genç…’
Dört bir yanın şehitlerle dolu azizim.
Hepsi senin dediğin gibi, bu hilal uğruna “vurulup tertemiz alınlarından, uzanmış, yatıyor…”
Yıllarca seni yok sayan, sürgünlere gönderen, seni yokluğa ve fakirliğe mahkum eden, sevenlerin hakkında kovuşturma açan, Safahat’ını yakan devlet ricali eskisi gibi değil. Valiler, belediye başkanları, paşalar, vekiller, kaymakamlar… onlarcası huzurunda saygıyla durdu bu sabah. Hepsi hürmetlerini, saygılarını sundu, dualar etti senin için.