Süper güçler İslam alemine saldırılarda yıllardır yarışıyor!
Çok uzun yıllardan beri, İslam alemine karşı büyük saldırıların devam ettiği, ne yazık ki, ancak zaman zaman fark ediliyor. Müslüman dünyasına siyasi ve askeri taarruzlar ta Sudan'dan Afganistan'a hatta Pakistan'dan...
Çok uzun yıllardan beri, İslam alemine karşı büyük saldırıların devam ettiği, ne yazık ki, ancak zaman zaman fark ediliyor.
Müslüman dünyasına siyasi ve askeri taarruzlar ta Sudan'dan Afganistan'a hatta Pakistan'dan geçip Yemen'e kadar uzanıyor.
İçinde yaşadığımız Orta Doğu'da bunca "çatışma" bunca "savaş" beraberinde istila, yoksulluk, sefalet ve çoğu zaman "göç" getiriyor.
Böylesine bir ortamda, "serinkanlı" düşünmek ve davranmak çok zor oluyor. Zaten "serinkanlı" davranışlar da artık pek değer taşımıyor.
Fakat yine de zaman zaman, "serinkanlılık" ister istemez bireyin önüne çıkıyor. Zaten böylesine "serinkanlılık" sürecinde, en sonunda "panik" ve "yıkım" ile karşılaşılıyor.
Her şeyden önce, İslam dünyasına karşı amansız bir yok etme stratejisi kendini gösteriyor.
Süper güçlerin planları
Orta Doğu'da özellikle Irak ve Suriye'de neredeyse her gün kanlı olaylar, çatışmalar birbirini izlerken süper güçlerin planladıkları müdahaleler de eksik olmuyor.
Müslümanların yaşadıkları topraklara, ABD, Rusya ve İsrail gibi devletlerin saldırısı sanki kesişiyor.
En önemlisi bölgenin kaderini değiştirmeye yönelik girişimlerden bir türlü vazgeçilmiyor.
Hatta önce Irak'ta bir, Suriye'de de bir Kürt devletçiği kurma girişimi son safhaya geliyor.
Filistin'in yanı sıra önce Afganistan'ın Rusya, sonra da ABD tarafından harabeye çevrilmesinin yanı sıra Lübnan'ın Irak, Libya, Sudan, Suriye ve Yemen hatta Tunus ve Mısır'da Müslüman ahaliye karşı girişilen saldırılar yer yer halen devam ediyor.
Tehlikeli uçurum
Anlaşılan odur ki, iki süper güç ABD ile Rusya'nın Orta Doğu'da böylesine karşı karşıya gelecekleri, menfaatlerinin çatışacağı veya kesişeceğini görmek hatta yaşamak özellikle biz Türkleri yakından ilgilendiriyor.
Gerçekten de, hem Suriye hem Irak'ın kuzeyinde böylesine askeri bir oluşum değil ilerisi için şimdiden "dehşet" veriyor.
Bu arada gün geçtikçe, Türkiye hem "yalnızlaşıyor" hem de "ekonomik", "sosyal" ve "politik" ilişkileri donuyor.
Bu tehlikeli uçuruma nasıl gelindiğini ve "dönüş" için ne önlemler alınması gerektiğini bilimsel olarak araştırmak artık öncelikli hal almanın ötesinde yer alıyor.