Bir soru ve kırk yıllık ‘fiyasko’
21. Yüzyıl, insanlık, diğer bir deyişle uygarlık tarihi açısından yüksek beklentilerin olduğu bir yüzyıl; dı. Geride bıraktığımız 19 yılda yaşanan trajedileri, vahşeti, kan ve göz yaşını dikkate aldığımızda, insanlığı daha 'parlak bir geleceğe' taşıyacağı umut edilen bir yüzyıl olma olasılığı hayli törpülenmiş durumda.
Oysa, 'demokrasi', 'özgürlük' ve 'insan hakları'nı merkezine yerleştirdiğini iddia eden batı uygarlığı, Atlantik İttifakı, 2. Dünya Savaşı sonrası, daha ulvi, insani değerleri daha güçlü kılacak bir geleceğe kendini vakfettiğini iddia etmişti.
Bu nedenle, 21.Yüzyıl'da insanoğlu'nun 'kompleks problem çözme'ye, 'eleştirel düşünme'ye, 'tasarım ve inovasyon'a, 'birlikte iş yapma kültürü'ne, 'duygusal zeka'ya, 'müzakere'ye, 'empati'ye ve 'zihinsel esneklik'e yönelmesi, bu alanlardaki melekelerini, hareket kabiliyetini geliştirmesi ve ileriye taşıması arzu edilmekteydi.