‘Ekonomik dinamizm’imize güven birinci öncelik
Ekonomisinde hane halkının yaşam standartları, imalat sanayisinin rekabetçiliği boyutunda zor günler geçirmekte olan, 1 trilyon doları bulan bir bütçe ve cari açıkla boğuşan ABD'nin, kendi lehine bir küresel...
Ekonomisinde hane halkının yaşam standartları, imalat sanayisinin rekabetçiliği boyutunda zor günler geçirmekte olan, 1 trilyon doları bulan bir bütçe ve cari açıkla boğuşan ABD'nin, kendi lehine bir küresel ekonomik ortam oluşturmak adına tercih ettiği 'tehdit stratejisi'ne karşı, AB, Asya, Latin Amerika, Rusya, Türkiye, hem ülkesel, hem bütüncül düzeyde yeni stratejiler üzerinde çalışıyoruz.
Eşzamanlı olarak, küresel finans sistemine likidite, yani para akışı sağlayan önde gelen merkez bankaları da hızla likiditeyi daraltmakta.
Ankara temsilcimiz Okan Müderrisoğlu'nun 1 Eylül Cumartesi günkü yazısındaki önemli tespitlerinden hareketle, 2000-2013 arası küresel ölçekte bol likiditeden yararlanabildiğimiz dönem sona erdi. Bu nedenle, küresel likiditeden yararlanarak yatırımları, büyümeyi finanse ettiğimiz makro ekonomik modelden, milli tasarruf artışından ve bilateral, ikili ilişkilere dayalı finansman kaynaklarından destek alacak yeni bir makro ekonomik modele geçişimizi hızlandırıyoruz.
Bu geçişin sağlıklı yürümesi, başarılı olması, ilk etapta finansal istikrar ve fiyat istikrarına odaklı bir 'makro dengeleme'yi, bu dengelemeyle eşzamanlı olarak, Türkiye Ekonomisi'nde kapsamlı bir 'restorasyon'u, ekonominin yönetiminde 'zihinsel dönüşüm'ü gerektirmekte. Zihinsel dönüşüm gerçekleşmediği müddetçe, yeni bir anlayış, yaklaşım hayat bulmadığı müddetçe, kimi çevrelerin Türkiye için de ısrarcı olduğu 'IMF programı'nın Arjantin'de, beklendiği gibi, sonuç vermediği açıkça görülüyor. Anglosakson model, bugün ABD ve İngiltere'yi imalat sanayisinde küresel rekabetin dışına çıkardı. İmalat sanayisi ve tarımın önceliklendirilmediği, salt hizmet sektörü ağırlıklı bir anlayış, hem ABD, hem de İngiltere'yi köşeye sıkıştırmış durumda. Türkiye'nin, önümüzdeki 10