‘Lider’in gücü ve 15 Temmuz
Tanınmış nörolog Sigmund Freud'un "İnsanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi söylerler" tespiti hayli anlamlıdır. Bu tespit, ne ilginçtir ki, ülkeler için de geçerli.
1830'dan itibaren, küresel ekonomi-politiği 'batı merkezli' kurgulamak üzere oluşturulmuş olan 'Atlantik İttifakı' ve lideri ABD, Türkiye'yi, 1945'de önce Birleşmiş Milletler üzerinden siyasi boyutuyla, 1947'de Uluslararası Para Fonu (IMF) üzerinden ekonomik boyutuyla, 1951'de de NATO üzerinden askeri boyutuyla 'İttifak'ın bir parçası yapmıştı. Ancak, Türkiye'ye daha baştan siyasi, ekonomik ve askeri boyutuyla bir rol biçilmişti. Ekonomik alanda biçilmiş rolün en tuhaf yönü, Türkiye'nin 'Atlantik İttifakı'nın 'tarım ambarı' olarak tanımlanması; sanayileşmesine sıcak bakılmamasıydı.
Demokrat Parti ve bilhassa Menderes, siyasi, ekonomik ve askeri alanda biçilen rolü kabullenmek istemediler. Bu role sığmamak adına, başta Sovyetler Birliği'yle teknik işbirliği olmak üzere, pek çok hamle yapıldı ve Menderes askeri darbeyle karşı karşıya kaldı.