Türkiye’nin gücü ‘turnusol kâğıdı’
Türkiye'nin siyaset, ekonomi ve güvenlik alanında yükselttiği 'egemenlik' çıtası, Avrasya'daki 'oyun kurucu' gücü, demografik fırsat penceresi avantajı ve hareket kabiliyeti, kimi Avrupa ülkelerini ciddi boyutlarda rahatsız...
Türkiye'nin siyaset, ekonomi ve güvenlik alanında yükselttiği 'egemenlik' çıtası, Avrasya'daki 'oyun kurucu' gücü, demografik fırsat penceresi avantajı ve hareket kabiliyeti, kimi Avrupa ülkelerini ciddi boyutlarda rahatsız eder hale geldi.
Türkiye'nin kendi coğrafyasındaki 'ekonomi-politik' gücü ve bu güce yönelik rahatsızlık, bugün adeta bir 'turnusol kâğıdı' işlevi görüyor ve Avrupa'nın 'gerçek' yüzünü, faşist, tahammülsüz tavrını tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıkarıyor. Yaşlanan nüfusu, küresel rekabetteki zorlukları, KOBİ'lerine yeterince sahip çıkamaması ve yoğun işsizlikle birlikte, ağır sorunlarla boğuşan Avrupa, küresel ölçekte 'üzerine örtülmüş' kuşatılmışlığı kıracak tarihi adımları 15 yıldır aralıksız atmayı sürdüren, 'halkın vesayeti' adına 16 Nisan'da tarihi bir referandum gerçekleştirecek olan Türkiye'nin Avrasya'nın 'yükselen gücü' olmasına adeta çıldırmış durumda.
200 yıllık siyasal yönetim modeli arayışımızda, ilk defa halkımıza nasıl bir siyasal sistemle yönetilmek istendiğini doğrudan sorabilme fırsatını yakalamış durumdayız. 18 maddelik anayasa paketi, ne anlama geldiği hayli tartışmalı bir 'tarafsızlık'tan, 'halkın tarafı' olan bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş adına, vatandaşın geçim mücadelesine, işine, aşına, beklenti ve hayallerine taraf olan, duyarlı olan bir Cumhurbaşkanı'na geçiş için tarihi bir fırsatı önümüze getirmiş durumda.