Ve, NATO Çin’i radarına aldı
NATO'nun 1990'lı yılların ikinci yarısından itibaren içine düştüğü en büyük bunalım, 'Kuzey Atlantik İttifakı'nın askeri açıdan 'varlığını daim kılacak' bir ana tehdit başlığını kaybetmiş olmasıydı.
Rusya, Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında içine düştüğü siyasi, ekonomik, idari ve askeri bunalımın getirdiği ağır sorunlarla boğuşur ve 'tehdit' olabileceği tüm unsurları kaybetmiş gözükürken, ufuk çizgisine yakın, Asya'nın bir ucundaki Çin de, ekonomik, siyasi ve askeri gerekçelerle bir 'tehdit' olarak algılanabileceği düzeyin oldukça altındaydı.
Bu nedenle, ağırlıklı olarak ABD'nin 'koruma şemsiyesi' altında, 'Sovyet tehdidi'nin 'sıcak nefesi'ni ensesinde hisseden Batı Avrupa, 1990'lı yılların ortasına kadar NATO'nun varlığında da, gücünden de memnundu.