Çocuklarda anneden ayrılamama
Ayşe 5 yaşındaydı. Anne - baba kızlarının hem annesinden ayrılamaması, hem de çok ilgi isteyen davranışlarından dolayı endişeliydi. Ayşe’nin ebeveynleri onu dikkat süresi çok kısa olan bir...
Ayşe 5 yaşındaydı. Anne - baba kızlarının hem annesinden ayrılamaması, hem de çok ilgi isteyen davranışlarından dolayı endişeliydi. Ayşe’nin ebeveynleri onu dikkat süresi çok kısa olan bir çocuk olarak tanımladılar; “Hiçbir şey ile iki dakikadan fazla ilgilenemiyor Çok çabuk sinirleniyor. Onu yatağa yatırmak çok zor oluyor. Bizim yatağımızda yatmak için ısrar ediyor. Bir şey yaparken onu durdurmaya çalıştığımızda çok kızıyor ve vurmaya başlayıp, bizi tırmalıyor. Her şeyi kendi istediği gibi yapmak zorundaydı. Ancak ebeveynleri için en acil olan sorun, bebekliğinden beri ona bakan bakıcısının yanına gittiği zamanlar haricinde, Ayşe’nin annesini gözünün önünden ayırmak istememesiydi.
Ayşe sağlıklı bir ailede, sağlıklı ve planlı bir hamilelik sonucu dünyaya gelmiş. Ayşe çok uyuyan ve oldukça iştahlı bir bebekmiş. Gülümsemeye, konuşmaya erken başlamış. Annesi, Ayşe altı haftalıkken işe dönmüş ve ona sevdikleri bir komşuları bakıyormuş. Ayşe’nin sütten kesilmesi geç ancak tuvalet eğitimi erken olmuş. Ayşe bir buçuk yaşındayken egzama olmuş. Anne bu konuda, “Kaşınıp durmasına ve kaşıntılarının daha da kötüye gitmesine engel olabilmesi için doktorların her dediğini yaptık, ancak hiçbir işe yaramıyordu. O dönem kızımız çok mutsuzdu. İki buçuk yaşına geldiğinde iyileşti” dedi.
Ebeveynler, birbirlerini seven ve oldukça iyi geçinen bir çift. Çocuklarına disiplin uygulama konusunda anlaşamadıkları bazı noktalar var. Ayşe’nin annesi kızına yanlış davrandığında odasına gönderiyor, babası da kızının ağlamalarına dayanamayarak eşine bu konuda karşı çıkıyor.
Ayşe ile ilgili en çok neyi sevdikleri sorulduğunda, her iki ebeveyn de akıllı ve hızlı öğrenen bir çocuk olmasını sevdiklerini söylüyorlar. Terapiden beklentileri sorulduğunda, her iki ebeveyn de Ayşe’nin kendi yatağında yatmaya alışmasını, annesinden zaman zaman ayrılabilmesini, bakıcısının yanında kalmasındansa anaokuluna gidebilir olmasını istiyorlar.
Deneyimsel oyun terapisi sürecinde Ayşe’nin aşırı hareketli ve aşırı duyarlı durumunun gerektirdiği ve bebekken karşılamakta zorlandığı sakinleşme ve rahatlama ihtiyaçlarının giderilmesi sağlanacaktı. Ayşe’nin kendini güvende hissetmesini sağlayacak deneyimler yaşamaya ihtiyacı vardı. Ayşe’nin annesinden ayrılamaması, büyümekten korkması anlamına gelmiyordu. Bunu daha çok, annesinin onun ihtiyaçlarını karşılayabileceğinden emin olamamasının göstergesi olarak yorumlanabilirdi. Ayşe ile yaklaşık 10 seans süren oyun terapisi uygulandı. Terapilerin sonun da Ayşe kendi yatağında yatabildi ve kendine güven ve güç kazandı.