Çocuklarda dürtü kontrol bozukluğu ve tedavisi
Çocuklar yaşamlarının ilk yıllarında dürtüleri ile hareket eder, başta aile olmak üzere sosyal çevrenin etkisiyle giderek dürtülerini kontrol edebilmeyi öğrenirler. Bu nedenle acıktığında...
Çocuklar yaşamlarının ilk yıllarında dürtüleri ile hareket eder, başta aile olmak üzere sosyal çevrenin etkisiyle giderek dürtülerini kontrol edebilmeyi öğrenirler. Bu nedenle acıktığında ağlayan, isteklerinin olması konusunda tutturan, zaman ve mekân tanımadan rahatça hareket eden bir çocuğun yaptıkları eğer bebeklik döneminde ise bizleri çok da rahatsız etmez. Çünkü henüz kendini kontrol edebilme ve karşı tarafın duygularını anlayabilme becerisi gelişmemiştir.
Değerli okuyucular, Dürtüsellik “sonunu düşünmeden eyleme geçme” olarak tanımlanır. Bu çocuklar sabırsızdırlar, sıralarını beklemekte güçlük çekerler. Disipline uymaz, kuralları uygulamaz, kurallara ve otoriteye karşı gelirler. Kendi kafalarına göre hareket etmeyi yeğlerler. Kendileri ve çevresindekiler için zararlı olabilecek fevri hareketleri ve sınırları sürekli aşma çabaları davranış sorunlarının ilk habercisidir.
Dürtüselliği olan çocuklar diğer çocuklarla birlikte olduklarında, örneğin oyun oynarken sürekli kendi isteklerinin olmasını isterler. Oyunun kurallarını kendileri belirler, kuralları kendilerine göre yorumlar, zaman zaman kuralları bozar ve oyunda hâkimiyeti ele geçirmeye çalışırlar. Böyle bir durumda diğer çocuklar oldukça rahatsız olur ve genellikle kavga çıkar. Arkadaşıyla oyuncaklarını paylaşamama, en iyisinin hep kendisinde olmasını isteme, yenilgiye asla tahammül edememe, sıra bekleyememe, sabır gerektiren durumlarda sabredememe yine arkadaş ilişkilerini bozan önemli nedenler arasındadır. Hareket ve sözleriyle arkadaşlarını rahatsız ettiklerinden arkadaşları arasında istenmeyen çocuk ilan edilirler. Okulda öğretmeninin uyarılarını göz ardı eder, çizdiği sınırları aşmak için çabalarlar. Sınıfta kurallara uymayarak düzeni bozarlar.
Bu çocuklar genellikle korkusuzdurlar. Örneğin okul öncesi dönemde annenin elini tutmadan yolda yürüyebilir, dışarıda anneyi bırakıp gidebilir, girilmemesi gereken bir yere rahatlıkla girebilir, hiç tanımadıkları yabancı ortamlarda da korkusuzca hareket edebilirler. Aşırı cesaretleri evde, okulda ve dış dünyada sıklıkla kazaya maruz kalmalarına neden olur. Canları yandığında fazla ağlamamaları dikkat çekicidir.
Şiddet içerikli görüntüleri, oyunları ve oyuncakları çok severler. Evde ve bilgisayar ekranında daha çok bu tür görüntülerin yer aldığı film ve oyunları tercih ederler. Filmin karakterlerini canlandırmaya çalışırlar. O karakter gibi davranıp, o karakter gibi sözler söylerler. Engellenmeye tahammül edemezler. İstekleri yerine gelmediğinde, isteklerini engellediğinizde ve bir sınır koyduğunuzda ya ısrarla bu sınırı aşmaya çalışırlar ya da ağır öfke nöbetleri geçirirler.
Yapılan incelemeler ve çalışmalarda, dürtü kontrolsüzlüğü yaşayan çocukların ailevi özelliklerine bakıldığında, çocukları ile doğru ilgilenen, anne-baba çocuk ilişkisinin iyi olduğu aile yapısında da çocuklarda dürtü kontrol problemi gözlemlenebildiği saptanmıştır. Bu çalışmalarda dürtü kontrol probleminin biyolojik-genetik yatkınlığı ön plana çıkmıştır. Beyinde oto-kontrol merkezi dediğimiz dürtülerimizi kontrol eden işlem merkezinde fonksiyonel olarak bir problem söz konusu ise, bu sıkıntıya sahip çocuklar dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaktadırlar. İkinci faktör; ailenin erken çocukluk döneminde çocuğa belli sınırlar koymaması, çocuğa disiplin kazandırmaması, doğru şekilde otorite koyamaması sebebi ile çocuğun sınır ve kural bilmeyerek, her isteğinin yapılması sonucu çocuğun bu yaklaşımları istismar etmeyi öğrenmesi de çocukta dürtü kontrol bozukluğunun gelişmesini sağlayabilir. Aynı zamanda özdeşim yapılan uygunsuz aile modelleri, dürtü kontrolü olmayan anne ve baba, evde şiddetin ve çocuk için ağır cezaların olması, evde alkol kötüye kullanımı da dürtü kontrol bozukluğunu geliştirebilen nedenler olarak sıralanabilir.