Öğrenme güçlüğü olan çocukların özellikleri
Değerli okuyucularım, öğrenme bozukluğu olarak nitelendirilen disleksi, okuma güçlüğü olarak kısaca tanımlanıyor. İlkokula başlayan disleksili çocuklar, eğitim alabilecek zihinsel gelişim henüz...
Değerli okuyucularım, öğrenme bozukluğu olarak nitelendirilen disleksi, okuma güçlüğü olarak kısaca tanımlanıyor. İlkokula başlayan disleksili çocuklar, eğitim alabilecek zihinsel gelişim henüz tamamlanmadığı için okuyamazlar, yazamazlar ve aritmetik işlemleri kavramada zorlanırlar. Ancak bu çocukların zekâ düzeyinde bir gerilik yoktur. Disleksili çocuklarda dikkat eksikliği de sıklıkla görülür. Bu çocuklar dikkatlerini uzun bir süre bir konu üzerinde toplayamazlar. Sık sık eşya kaybederler, unutkandırlar. Ders çalışma konusunda hevessiz ve isteksizdirler.
Öğrenme güçlüğü olan çocuklarda sık karşılaşılan sorunları şöyle sıralayabiliriz;
*Çözülmek-Geri Kaçmak: Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar, herhangi bir yenilgi ve başarısızlık duygusuyla başa çıkabilmek için deneme cesaretinden yoksun şekilde pasif bir konumda olmayı tercih edebilirler. Girişimde bulunmak yerine geri çekilme tepkisini kullanırlar.
*Regresyon: Çocuklar duygusal ve sosyal zorlanmalar karşısında gelişimlerinin daha önceki aşamalarına dönerek tepki verebilirler. Böylelikle yaşadıkları stresle baş etmeye çalışırlar.
*Yansıtma ve Yerini Alma: Çocuklar stresten kaçınma için başarısızlıklarının sebeplerini başka şeylere bağlama eğilimindedirler. Bazen anksiyete ve depresyon yaşamaktan ziyade belirli korkular, adı konabilen korkular geliştirebilirler. Bazı çocuklarda bedensel şikâyetler baş gösterebilir. Endişeleri beden fonksiyonlarında odaklanabilir. Karın ağrısı, ishal, baş ağrısı, kramplar, idrara sık gitme vb. sorunlar ortaya çıkabilir. Stresten kurtulduğu anda şikâyetler kesilebilir. Çocuklar aynı zamanda kendi düşüncelerini başkalarınınmış gibi yansıtabilir, herkesi ve her şeyi suçlayabilirler. Eğer çocuk, kendisine konulan teşhisten haberdarsa bazen yapmak istemedikleri şeyler karşısında sorunlarını mazeret olarak da kullanabilirler.
*Yetersiz Benlik İmajı ve Depresyon: Çocuklar yaşadıkları sorunların ve başarısızlıklarının üstesinden gelecek psikolojik destek sistemlerini geliştiremeyerek depresyona girebilirler. Yetersizlik, başarısızlık, etkileşim azlığı, dışlanmışlık bu çocuklarda öfke ve değersizlik hissi verir. Katı süperego gelişimi de çocuğun zaman zaman kendisini suçlu hissedip cezalandırmasına yol açabilir. Çocuklar anksiyete ve değersizlik duygularını içlerine attıklarında benlik imajı oldukça fazla zarar görür. Kendisini yetersiz, kötü, aciz ve çaresiz hissedebilir