Stres ve maneviyat
Değerli okuyucular, stres, vücudunuzun her türlü talebe veya tehdide yanıt verme yoludur. Tehdit altında olduğunuzu hissedince sinir sisteminiz, adrenalin ve kortizol da dâhil olmak üzere acil eylem için vücudu uyandıran bir stres...
Değerli okuyucular, stres, vücudunuzun her türlü talebe veya tehdide yanıt verme yoludur. Tehdit altında olduğunuzu hissedince sinir sisteminiz, adrenalin ve kortizol da dâhil olmak üzere acil eylem için vücudu uyandıran bir stres hormonu salıvererek karşılık verir. Kalbiniz hızlanır, kaslarınız sıkılır, kan basıncı yükselir, nefes yükselir ve duyularınız keskinleşir. Bu fiziksel değişiklikler gücünüzü ve dayanıklılığınızı artırır, reaksiyon sürenizi hızlandırır ve odaklanmanızı sağlar. Bu, “savaş veya kaç” stres tepkisi olarak bilinir ve vücudunuzu korumanızın yoludur.
Stresin bağışıklık sistemi üzerine büyük etkisi vardır. Bağışıklık sistemi vücudun savunma sistemidir. Bağışıklık sistemi dışarıdan gelen tüm zararlı mikroplara karşı vücudu yabancı ve zararlı mikroplara karşı korur. Bağışıklık sistemi zayıfladığında beden dışarıdan gelen tüm zararlı mikroplara karşı zayıf kalır. Bağışıklık sistemi yenilirse tedavisi zor hastalıklar ortaya çıkar. Strese karşı verilen tepkiler uzun bir zaman dilimi içinde kronik hastalıkların gelişmesine zemin hazırlarken, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak bulaşıcı hatalıklara açık hale gelme riskini artırabilmektedir. Bunun yanında stresin ülser ve astım gibi hastalıklara da sebep olduğu düşünülmektedir.
Stresli kişiler genellikle olayların iyi yönlerini göremez ve hayata pozitif bakamaz. Zihniniz bir bahçeye benzer; olumlu düşünce, iç konuşma, hayal ve telkinlerle onu beslerseniz başarı ve mutluluk sizin olacaktır. Endişe ümitsizlik, korku ile beslenirseniz, bunlar adeta zehirli atıklar gibi sonuç doğuracaktır. O yüzden, bir tek olumsuz düşüncenin zihninize yerleşmenize izin verme lüksünüz yoktur. Zira Mevlana’nın deyişiyle, “Sen kötü düşünceyi zehirli, tırnak gibi bil. Bu tırnak derinleştikçe canın yüzünü tırmalar.”
Yine Mevlana, olumlu düşünme hakkında şöyle anlatıyor; “Olumsuz duygularınızı güneşi engelleyen bulutlar gibi görün. Güneşin er geç kendini göstereceğini hatırlayın.”
Stresin temelinde “yok olma korkusu” vardır. Varlığını kaybetme yani ölüm korkusu insan için stresin baş kaynağıdır. Ölüm korkusu insan için kaçınılmaz olduğu ve insanın bunun tabii ve normal olduğunu bilmesine rağmen, duygusal olarak ölüm olayına alışmamıştır. Ölüm korkusu insanda sürekli var olan bir korku değildir. Çünkü insan normal şartlarda ölümü aklına getirmez. Getirirse bile bazen derin düşünmediği için insana korku kaynağı olmayabilir.