Kuzey Irak referandumu ve değişen dengeler
Önümüzde çok zor bir Ortadoğu süreci var. Bu sürecin de merkezinde hiç şüphesiz Irak’ın Kuzeyinde 25 Eylül’de yapmayı planladığı Referandum var. Bu bağlamda Ortadoğu’da bu hadiseden...
Önümüzde çok zor bir Ortadoğu süreci var. Bu sürecin de merkezinde hiç şüphesiz Irak’ın Kuzeyinde 25 Eylül’de yapmayı planladığı Referandum var. Bu bağlamda Ortadoğu’da bu hadiseden sonra dengeler daha da keskin bir şekilde değişebilir. Bu dengelerin oluşumunda ise kilit rol oynayan ülke şüphesiz Türkiye’dir.
Türkiye, 25 Eylül’de Barzani’nin planladığı Referandum eğer olursa çok başka bir şekilde farklı bir denge oluşturabilir. Yani 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Avrasya bloğuna doğru kayması daha da keskinleşebilir. ABD müttefikliği daha da sorgulanabilir hale gelebilir. Her ne kadar ABD ertelenmesi yönünde açıklama yapsa da, aslında Referandum için İsrail ile birlikte en çok desteği veren ülke konumundadır. Aynı şekilde Suudi Arabistan ve BAE’de bu Referandumu destekliyor. Tam da burada en önemli belirleyici rol oynayan devlet ise Rusya’dır. Rusya’nın Referandum konusunda daha sert ve tutarlı bir davranış sergilemesi bölge için belirleyici bir etkendir. İran’ın şiddetle karşı çıkması malumdur. Geçtiğimiz günlerde de İran Genelkurmay Başkanı ve üst düzey askerlerin Türkiye ziyareti Referandum öncesi tesadüf değildir. Türkiye ile olası bazı Referandum senaryoları üzerine sağlam bir işbirliğine gidilebilir. Rusya’da özellikle İran ve Türkiye’yi diğer bloğa karşı desteklerse bölgede dengeler daha etkili bir şekilde değişim gösterir.
İsrail ise özel olarak Mossad kontrolünde 25 Eylül’e çok önceden hazırlık yaptı. Bölgedeki Peşmergeleri Mossad’ın en etkili timi ‘’Kidon’’ eğitmektedir. Bunun yanı sıra ABD’de silah ve lojistik destek konusunda Barzani’ye büyük yardımlarda bulundu. Barzani ise uzun zamandır İsrail’den gelecek talimatı bekliyordu ve nitekim talimat gelince 25 Eylül tarihi hemen ortaya çıktı. İsrail sadece Irak’ın Kuzeyinde bu Referanduma destek olmuyor. Aynı zamanda Suriye’nin Kuzeyi ve Türkiye’nin Güneydoğusu için de önemli planlar içindedir. Bu planların ilk ve en önemli adımı Irak’ta 25 Eylül’de yapılacak olan referandumdur. Bölge bu Referandumdan sonra çok karışacak gibi. İsrail bunu göze aldığından dolayı buralardaki yapılanmayı çok önceden yaptı. ABD bölgeye bunun için Tır dolusu silahlar gönderdi. Yapılanların hepsi planlı bir organizasyonun ürünüdür.
Türkiye her ne olursa olsun bu olaya kınamadan da öte bir önlem almalıdır. Yoksa yanı başımızdaki bu oluşumu anca izlemekle yetiniriz. Bu bağlamda Musul ve Kerkük Türkiye’nin kırmızı çizgisidir. Misak-ı Milli topraklarıdır. Kırmızı çizgilerimizden taviz verirsek gerisi gelir. Bu yüzdendir ki Türkiye her koşulu masada bulundurmalıdır. İran ile ortak çıkarlar söz konusu olduğunda ittifaktan asla çekinilmemelidir. Rusya’yı da ikna etmek mümkündür. Çünkü Rusya Ortadoğu’daki en önemli müttefiki olan İran’ı yalnız bırakmaz. Ayrıca 15 Temmuz sonrası Türkiye ile yakın ilişki kurması da Rusya için önemlidir.
25 Eylül Referandumu bölge için hayati bir öneme sahiptir. Türkiye bölgedeki derin köklerini uyandırmalıdır. Bölgede ki Türkmen varlığı bizim için çok önemlidir. Türkmenler orada Türkiye’nin Tarihi mirası ve kardeşleridir. Türkmenlerin o bölgede varlığı demek Türkiye’nin varlığı demektir. Bu Tarihi sorumluluk ve yükümlülük bilinci ile düşünüp gerekeni gerektiği zaman yapmalıyız. Bana öyle geliyor ki bu Referandum sürecinden sonra Türkiye’yi yeni bir yol ve vazife bekliyor. Bunu hep birlikte ilerleyen dönemlerde göreceğiz.