7 Haziran: Ya istikrar ya bölünme
Muhalefet partileri seçmeni etkilemek için her şeyi vaat ediyorlar ama vaat edemedikleri tek şey siyasi istikrar. Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu en önemli şeyi, söylem düzeyinde dahi dile getiremiyorlar. Emekliye ikramiye, işçiye...
Muhalefet partileri seçmeni etkilemek için her şeyi vaat ediyorlar ama vaat edemedikleri tek şey siyasi istikrar. Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu en önemli şeyi, söylem düzeyinde dahi dile getiremiyorlar. Emekliye ikramiye, işçiye yüksek ücret, çiftçiye ucuz mazot, vatandaşa aylık maaş bağlamayı vaat ediyorlar fakat ülkeyi büyüyen, sağlam bir ekonomiye, siyasi istikrara nasıl kavuşturacaklarını nedense bir türlü anlatmıyor.
Oysa Türkiye'nin son 13 yılda yakaladığı ekonomik ve siyasi istikrarı, muhalefet partileri de sahiplenmek ve korumak zorunda. Çünkü ülkenin en değerli birikimi bu. Partiler arasındaki seçim rekabeti, istikrarı daha ileri bir noktaya taşıma konusunda olabilir ancak. AK Parti'ye karşı sert bir siyasi mücadele verilebilir, muhalefet partilerinin varlık gerekçesi de biraz budur; ancak iktidar partisine karşı verilecek siyasi mücadele, ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarını da içermeye başladığı an ciddi tehlikeler baş gösterir.
* * *
Muhalefet, 17-25 Aralık Yargı darbesini iktidar partisine karşı 30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinde "rüşvet ve yolsuzluk" suçlamasıyla kullandı. CHP, AK Parti'yi devirebilmek için ülkenin ulusal güvenliğine tehdit olan bir yapıyla işbirliği yapabildi. İktidar partisini zayıflatacağı umuduyla Türk ekonomisine yönelik operasyonları destekledi. Devletin dağılmasına yol açacak siyasi girişimlere arka çıktı. Eğer CHP, 30 Mart'ta seçmenleri etkilemeyi başarsaydı, siyasi istikrarı sarsacak büyük bir kaosun kapısını da aralayarak Türkiye'yi, Mısır ile Ukrayna'da olduğu gibi korkunç bir darbe ortamına sürükleyecekti. Ortada ne ekonomik ne de siyasi istikrar kalacaktı. Geriye dönüp baktığımızda CHP ve paralel yapının, 30 Mart seçimlerinde başarısız olmasının Türkiye için ne kadar önemli olduğunu rahatlıkla görebiliriz.