Ayasofya ve gerçekler
Doğu Akdeniz ve Libya’da, Irak ve Suriye’de Türkiye’yi inisiyatif almaya, harekete geçmeye iten sebepleri küçülterek, dar siyasi analizlerle saptırarak açıklamaya çalışmak büyük resmi ve tabii ki...
Doğu Akdeniz ve Libya’da, Irak ve Suriye’de Türkiye’yi inisiyatif almaya, harekete geçmeye iten sebepleri küçülterek, dar siyasi analizlerle saptırarak açıklamaya çalışmak büyük resmi ve tabii ki ülkemizi hedef alan planları görmeyi ıskalamayı beraberinde getirir.
Türkiye’nin egemenlik konusu olan Ayasofya’yı iktidarın basit siyasi hesapları üzerinden okumaya kalkışmak ve anlatmak da keza aynı sonucu verir.
Ayasofya ile ilgili dışarıdan gelen tepkilere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği şu yanıt son derece önemlidir: “Gürültü çıkaran ülkelerin gayeleri, Ayasofya ve Doğu Akdeniz değil, bizatihi Türklerin ve Müslümanların bu coğrafyadaki varlığıdır.”
Muhalefetin içeride Ayasofya ve diğer stratejik konularda “Saray rejimi” ve “siyasi hesap” söylemleriyle çıkardığı gürültü dışarıdan Türkiye’yi hedef alan plan ve saldırıları sadece gizlemeye yaramaktadır. Bu gürültüye kapılanları