Erdoğan’a karşı ‘soğuk savaş’ başlatıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-25 Aralık’ta yaşanan yargı darbesi girişiminden sonra yalnız kaldığını itiraf ederek yanında sadece milletin varlığını hissettiğini söylemişti. Aslında...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17-25 Aralık’ta yaşanan yargı darbesi girişiminden sonra yalnız kaldığını itiraf ederek yanında sadece milletin varlığını hissettiğini söylemişti. Aslında bu “yalnızlık” hissi, Erdoğan’ı yalnızlaştırma operasyonundan kaynaklanıyordu.
17-25 Aralık’ta Erdoğan’ı önce partili arkadaşlarının sonra da milletin gözünden düşürerek devirmeyi amaçladılar. Erdoğan oyunu görüp meydanlara koşunca algı operasyonu tersine döndü; Erdoğan, yargı darbesi girişiminden toplumsal ve siyasal desteğini arttırarak çıkmayı başardı.
Ancak Erdoğan’a karşı Gezi’de startı verilen saldırılar hızından bir şey kaybetmeyerek devam etti. 15 Temmuz’da Erdoğan’ı ve ailesini katletmeyi hedefleyen daha büyük bir saldırı gündeme geldi. Cumhuriyet tarihinin en büyük, en kanlı, en gözü kara darbe girişimi de Erdoğan’ı siyaset sahnesinin dışına itemedi. Aksine Cumhurbaşkanı, bu süreçten güçlenerek, toplumun daha geniş kesimlerinin gözünde büyük bir kahramana dönüşerek çıktı.
PKK, FETÖ, HDP, CHP ve DHKP-C gibi enstrümanları kullanarak Erdoğan’dan kurtulmak isteyen Batı, her seferinde başarısızlığa uğradı ve daha güçlü bir Erdoğan’la karşı karşıya kaldı.
Ne var ki tüm başarısızlığına rağmen Batı, Erdoğan’dan kurtulma hevesinden vazgeçmedi ve yeni bir “soğuk savaş” başlattı. Erdoğan’ı içeriden ve dışarıdan yıpratmayı hedefleyen bu “soğuk savaş”ın bir ayağını ekonomik abluka oluşturuyor. İkinci ayağında ise Batı Avrupa merkezli diplomatik bir baskı kampanyasını ateşlemek, bulunmakta. Bu soğuk savaşın en önemli üçüncü ayağında ise Erdoğan’a karşı içeriden itiraz sergileyerek büyüyü bozacak “makul” isimlerin harekete geçirilmesi var.
Adından da anlaşılacağı gibi “Soğuk savaş” uzun bir yıpratma, yalnızlaştırma, itibarsızlaştırma ve çökertme sürecidir. Açık, samimi, dürüst bir mücadeleyi öngörmez; aksine kapalı kapılar ardında, sinsice, ikiyüzlüce, alttan alta ahlaksızca bir mücadele biçimini esas alır.